Paylaş
Birçok yayınevinin standlarını dolaşırken, Türkiye’deki yayın yelpazesinin zenginliğini gözlemledim.
Asıl zihnimde parlayan ışık, karşıtlıkların, zıtlıkların, birbirine muhaliflerin kitaplarıyla aynı çatı altında buluşmalarıydı.
Dindarı da, ateisti de, Atatürkçüsü de, sosyal demokratı da, komünisti de, Türk’ü de, Kürt’ü de, Alevisi de birbirilerine bitişik standlarla okurlarını ağırlıyorlar, imza günlerine katılan yazarlarla okurları buluşturuyorlardı.
Bir yerde demokrasi, karşıtlıkların birbirine yaşama şansı tanımaları, kutuplaşmanın tutsağı olmamaları, her zıt fikirde bir gerçeklik payı kabul ettiklerinde gerçekleşir.
Bir başka açı da beni etkiledi.
Dünya görüşleri farklı da olsa, fuarı ziyaret edenler, kendilerine karşıt düşüncedeki kitapların standını da ziyaret etmeyi ihmal etmiyor, görevlilerle veya yazarlarıyla kitaplar üzerine sohbet ediyorlardı.
Bir an Türkiye’deki birbirini kıyasıya eleştirenlerin durumu ile bu düşünsel, kültürel barışı karşılaştırmayı gerçekleştirenleri düşündüm.
Hırçınlıkları, suçlamaları bir anda anlamsız buldum.
Yeni anayasa tartışmaları yapanların, kitap fuarlarını gezmelerini istiyorum, en azından fikir kısırdöngüsünden bu ziyaret sonunda kurtulacaklarını umuyorum, ummak istiyorum.
* * *
FUARLARDA en çok satanları merak edenler vardır. Ben sürekli satanlardan yanayım. Yıllardır edindiğim tecrübeden bilirim, fuar yüzölçümünü saran çok satanlar alevi kısa zaman sonra söner. Bir sonraki fuarda o kitabın ismi bile hatırlanmaz. Ama sürekli satanların ateşi, okuru aydınlatma görevini de yerine getirirler.
Kitap fuarlarına sahafların katılması biraz da bu açıdan önemli. Hele ki, sahaflarla genç kuşak kitap meraklıları arasında bağ kurulmasını sağladığı için bilhassa önem veriyorum. Aranan bir kitap, bir taş plak, bir poster, bir belge ve doğru kaynak her zaman sahaflardan bulunabilir... Koleksiyonunuz varsa, örneğin imzalı kitap meraklısıysanız da birçok kitabı temin edebilirsiniz...
Ben Turkuvaz Sahaf’ta çok sevdiğim, saydığım Hikmet İlaydın’ın Türk Edebiyatında Nâzım kitabının 1951 baskısını buldum. Kitabın son baskısı da tükendiğinden beri yenilenmedi ne yazık ki.
Hikmet İlaydın’la tanıştım, TDK’nın kurultayına gittiğimde bize eşi Nihal İlaydın dost sofraları hazırlardı. Orada, bugün aramızdan ayrılan Mustafa Şerif Onaran da bulunurdu. Uzun saatlere yayılan edebiyat sohbetleri ederdik. Eski edebiyattaki yanlışları, ironik bir dille anlatırdı. Bazı kitaplardaki yanlışları o yıllarda Türk Dili’nde yazmıştı.
Altın Kitaplar Yayınevi’nin dizisinden bazı kitapları tezgâhta gördüm, 1970’li yılların kitapları.
Bir dizinin iç kapağındaki yazı bana yayıncılık yıllarımı anımsattı: “Bu dizi Doğan Hızlan başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanmaktadır.”
Klasikler, Nobel dizileri...
Sevgili rahmetli Dr. Turhan Bozkurt’la birlikte yayımladığımız kitaplar.
Bir zamanların moda yazarı Mario Simmel’in çevirileri. Şimdi Ahmet Arpad yeniden çevirdi. O kitaplar yayınlandığında haftanın bazı günleri kitap soruşturmaları için Birinci Ordu’ya giderdik. Roger Garaudy’nin kitabını Adnan Cemgil çevirmişti. Altın Kitaplar’da Sartre’ın bir kitabının adını Uyanış koymuştuk, o kitap Erzurum’da çıkan Uyanış dergisi ile karıştırıldığı için aylarca süren bir soruşturma yaşadık.
O günlerden belleğimde Mustafa Kemal Ağaoğlu kalmış. Karar icabı polis bizi alır götürürdü, o gün hepimiz bir arada Todori’de yemek yerdik.
* * *
EĞER hafta sonu Bursa kitap fuarına giderseniz, karşıtlıklar senfonisinin nasıl bir uyum içinde çalındığını göreceksiniz.
Paylaş