Paylaş
Başta Yaşar Kemal olmak üzere, kitapları Almancaya çevrilen yazarlardan bir bölümü bu törene katıldı. Çevirmenler de oradaydı.
Karşılaştığım, konuştuğum bazılarının adlarını vereceğim.
Oya Baydar, Ayşe Kulin, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Sezer Duru, Turgay Fişekçi, Ahmet Ümit, Gönül Kıvılcım, Karin Karakaşlı.
20 kitaptan oluşan dizide, 15 tane roman-anlatı, 5 tane de antoloji yayımlandı.
Antolojiler dışında kitapları çevrilen yazarların adlarını vermeliyim ki, Alman okurların Türk edebiyatını kimlerden tanıdığı konusunda bir fikriniz olsun:
Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Leylâ Erbil, Aslı Erdoğan, Halide Edip Adıvar, Memduh Şevket Esendal, Ayşe Kulin, Adalet Ağaoğlu, Murathan Mungan, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Hasan Ali Toptaş, Halid Ziya Uşaklıgil, Ahmet Ümit, Murat Uyurkulak.
Projenin uygulanmasında tanıtma konusunda önemline özellikle değinmeliyim.
Kitabı çevrilen birçok yazar, Almanya’nın çeşitli kentlerinde okuma programlarına katıldılar, okullara gittiler. Böylece okurlarla yüz yüze de tanışmış oldular.
Hiç kuşkusuz bu liste, Almanya’da yayımlanan Türk yazarlarının tamamını kapsamıyor. Bu yazarlar bu proje içinde yer alanlar.
* * *
KONUŞMACILARIN belirttiği bir gerçeğe biraz boyut kazandırmalıyım.
Dağıtılan bilgilendirme notlarında, Türk edebiyatı denince Almanlar Yaşar Kemal’i, Orhan Pamuk’u tanıyorlardı, yargısının eksik olduğu kanısındayım.
Oraya gidenler, çalışanlar, gözlemlerini, bilgilerini edebiyat aracılığıyla yansıttılar.
Bazı adları yeniden anımsatmayı gerekli görüyorum.
Yüksel Pazarkaya, Aras Ören, Güney Dal, Fakir Baykurt, Gültekin Emre, Emine Sevgi Özdamar, daha sonraki kuşak Zafer Şenocak, Feridun Zaimoğlu, Akif Pirinççi.
Sanırım dikkatli bir çalışma ile bu adlar çoğaltılabilir.
Ayrıca bu saydığım adlar arasında Yüksel Pazarkaya, çevirileriyle de Türk edebiyatının tanınması için büyük çaba harcadı.
Barbara Frischmuth’un yazısı, önemli bir saptamayı yansıtmaktadır:
Türk Kütüphanesi ile, Unionsverlag Yayınevi Türk edebiyatını insana tanıdık olmayan bir edebiyatı tanıdık edebi usullerle keyifli bir keşif gezisine çıktığı ve bunu yaparken de yabancı bir kültürü tanıma olasılığı bulduğu hissini vererek tanıtan bir seri yayınlamıştır. Yabancı, her zaman bakanın gözünden görüldüğü için, insan Türk yazarlarının algısını paylaşmakta ve bir edebiyat eseri boyunca onun dünyasını kendi dünyası olarak görmekte ve kendi dünyasını da farklı bir bakış açısından yabancılaşarak izlemektedir.”
* * *
BAŞKA vakıfların da Türk edebiyatının dünyaya tanıtılması için Robert Bosch Stiftung’u örnek almasını dilerim.
Paylaş