Paylaş
Her bayram tatilinde bunu düşünürüm, bizden kaç kişi bu tür kitapları alıp okuyarak gezer?
Canlı rehberler var ama bilgiler ancak kitap sayesinde kalıcılık kazanır.
Yazlık yörelerde, vatandaşlarımıza, yabancı turistlere kendimizi nasıl tanıtacağız? Sadece doğadan, yenilen yemeklerden mi söz edeceğiz? Beni hiç ilgilendirmiyor.
Bütün dünyada yazlık yörelerde müzeler açılıyor, gelenler ülkenin sanatını, edebiyatını tanıyorlar, yoksa yenilen lahmacun ile yeni açılan beach’lerin hiçbir faydası yok.
Bir ülkenin yabancılar tarafından tanınmasını nasıl sağlayabiliriz?
Geçici resim sergilerinin Bodrum’da açıldığını okuyorum, bakıyorum yabancı bir yazar, sanat tarihçisi yok, biz bize fotoğraflar bunu gösteriyor, rahmetli Çetin Altan’ın dediği gibi bizi bize övüyoruz. Kış geliyor, onlar da bitiyor.
Yabancı ülkelerde, oranın mimarisine uygun müzeler yapılıyor, hatıra kartları basılıyor. Müze katalogları satılıyor.
Kitap Fuarı için Gaziantep’e gittim, Zeugma Müzesi’ni gezdim.
Tatiller sadece yazlık yerlere gitmek midir? Kendi doğduğunuz, sonra başka kentlerde yaşamınızı sürdürdüğünüz göz önüne alındığında, oraya gitmelisiniz, değişimi görürsünüz, orayı tanıtan kitaplar edinebilirsiniz.
Program yaptığım, tanıştığım bazı yazarlar doğdukları şehri terk etmemişler, onu Türk ve dünya edebiyatında tanınır düzeye çıkarmışlar.
Ben bir başka hususu da anımsatmak isterim.
Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesinde çalıştım, kurulun başkanı Prof. Mustafa İsen’di.
Yurtdışında bir kitabın basılmasını sağlamak için, tanıtımı, basılması, çevrilmesi için belli bir katkı verilirdi.
Onların ne olduğunu bakanlık izlemeli, onlardan birer adet getirtmeli. Özellikle yazlık yörelerde kurulacak kütüphanelerde, yabancı turistler için o kitaplar raflarda yer almalı. Gelenler Türk edebiyatını onlardan öğrenmeli.
Elbette Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayın kurulu için de bir öneride bulunacağım. Türkiye’nin özellikle yabancıların yoğun olduğu yörelerindeki kütüphanelerde az sayfalı edebiyat tarihimiz, resim/heykel tarihimiz, müzik tarihimiz, mimari tarihimiz üzerine en az dört dilde kitaplar hazırlatmalı.
Türkiye’nin Onur Konuğu olduğu yıl Frankfurt Kitap Fuarı için ben ‘Türk Edebiyatının 100 Köşe Taşı’ adlı bir kitap hazırlamıştım, iki dilde yayımlanmıştı.
Rahmetli Füsun Akatlı da ‘Türk Denemeci ve Eleştirmenler’ kitabını hazırlamıştı.
Bu girişimlerin bugün de sürdürülmesinin gereğine inanıyorum.
ŞEHRİ KİTAPLARDAN TANIMAK
BENİM görüşüm, gittiğiniz yerleri rehberlerden önce orayı anlatan yazarların kitaplarından tanıyın.
Sanırım estetik açıdan doğru bir yargı.
İstanbul’da yaşayanlar İstanbul’u ne kadar tanıyorlar?
İstanbul’un Fethi’nin 500. yılında, birçok şiir antolojileri çıkmıştı.
Şimdi bu kentte yaşayanlardan kaçı acaba bu şiirleri okudu. Kendi semtini tanıyor mu? İbadethaneleri, iyi sokakları, ünlülerin evlerini, tarihi binaları ne kadar biliyoruz?
Şöyle bir sınav sorusu: İstiklal Caddesi üzerine...
Sınava katılmak isteyenler, gördüklerini, düşündüklerini, bu binaların çağrıştırdıklarını, izlenimlerini, o güne dair yaşam notlarını kaydetsinler, başarı oranının düşük olacağı kanısındayım.
Yalnız kitaplardan mı, şarkılardan da türkülerden de bir kentin yaşam haritası çıkar.
Kitap köşemde yazmıştım.
‘Huzur’, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en çok okunan romanlarından biri, kitabı okurken semt adlarını yazdınız mı? Merak edip oraya gittiniz mi?
Turgay Anar’ın yazdığı ‘Huzur Atlası - Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu’ kitabı, başka yapıtlar için de yazılmalı.
Ahmet Hamdi Tanpınar - Ara Güler kitabı ‘Aynı Rüyanın İçinde’ yazı ile görselliğin buluşmasının örneği.
Şehre ait bazı kitapları, bazı yazarları okumadıkça, boşuna dolaşmayın, vaktinize yazık.
Belliğimden bir seçme:
Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar okumadan İstanbul anlaşılmaz.
Halikarnas Balıkçısı okumadınızsa en kısa yoldan Bodrum’dan dönün.
Necati Cumalı’sız İzmir, İzmir sayılmaz.
Orhan Kemal okumadan Adana’yı nasıl öğreneceksiniz.
‘Sarı Sıcak’ı hissetmeden, Yaşar Kemal’i bilmeden Adana’ya adım atmayın.
KÜLLİYAT BİTİRİN
Bir yazarın toplu eserlerini okumadan, onu tanıyamazsınız.
Uzun bayram tatilinde çantanıza koymadınızsa, gittiğiniz yerdeki kitapçıdan alın, ısmarlayın:
Sabahattin Ali’nin bütün kitaplarını okuyun, bir büyük yazarı daha yakından tanıyacaksınız. Gerçekçilikle ironinin ustaca nasıl birleştiğini göreceksiniz.
Orhan Veli Kanık’ın çoğunuz şiirlerini okudunuz. Ya düzyazıları, çevirileri. Hepsini tamamladığınızda iyi bir şairi yeniden keşfettiğinizi fark edeceksiniz.
BAYRAMIN KİTABI
Antolojileri severim. Sevdiğiniz şairlerin şiirlerini tek kitapta bulabilirsiniz. Nice okur tanıdım, o antolojilerden sonra tek tek kitaplara geçtiler, sevdikleri şairi buldular.
Yeni antolojinin adı: “Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle - Aile Albümü’
Giriş yazısı:
“Kucağımızdaki Albüm
Elinizdeki kitabın sayfalarını şöyle gelişigüzel karıştırırken bile hemen fark edeceğiniz gibi, bu seçki sizde kucağınıza aldığınız bir ‘aile albümü’ hissi uyandırsın istedim; kendi hayatınızdan, yaşadığınız kentlerden, oturduğunuz mahallelerden, büyüdüğünüz sokaklardan tanıdık gelecek yüzlerin, hayatların, açık ya da örtülü varlığını sezdiren hikâyelerin içinde yer aldığı, ‘tasvir edilen’ kişileri gözünüzde canlandırabileceğiniz şiirlerden oluşan ‘aile boyu’ bir albüm yapmak istedim.”
Ömrü yıllara, zamanlara dağılmış şairler ailesinin bir albümü: Yüzü aşkın şairin ürünleri.
Bayramda şiir tarihimizi gözden geçirebilirsiniz.
(Metis Yayınları)
SAĞLIKLI, mutlu, kitaplı, sanatlı bir bayram geçirmenizi diliyorum. Bayramınız kutlu olsun.
Paylaş