Paylaş
50’nci yıldönümü dolayısıyla önceki gece Haliç Kongre Merkezi’nde bir toplantı yapıldı.
Televizyon yayınlarının başlamasıyla evdeki yaşama biçimi değişti.
Bütün aile fertleri televizyon karşısında bir araya geldi.
Televizyonu olmayanlar, olanlara misafir giderdi.
Törendeki açılış konuşmasını yapan TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, TRT’nin başlangıcından bugüne gelişim çizgisini özetledi.
Geçmişten bugüne TRT’ye, televizyon yayıncılığına emek verenler unutulmamalı.
Eren’in konuşmasını televizyondaki yayında dinledim.
Bu konuşmanın beni heyecanlandıran yanı, TRT 2’nin canlandırılacağı, sanat ve kültür kanalı olarak hizmet vereceği bilgisiydi. Gerçekten de TRT gibi bir kurumun sanatı, kültürü ihmal etmemesi gerekir.
Televizyonla ilgili kişilerin ya da televizyonda program yapan kişilerin yolu mutlaka TRT’den geçmiştir.
Onun bir okul hüviyeti olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
Tek kanalın olduğu dönemlerde ilgi gören dizilerin gecesinde hayat dururdu. Seçme imkânı yoktu.
TRT kayıtlarının da önemini her müziksever bilir. Bütün kayıtları CD olarak yayınladılar. Ben bu kayıtların çoğuna sahibim.
Önceleri birçok önemli kayıt arşivlerde kalıyor, silinip gidiyordu. Şimdi bunların CD’lerini bulabilirsiniz. Türk müziği, halk müziği sanatçılarını bunlardan dinleyebilirsiniz.
TRT’de program yaptığım sıralarda, oradaki kayıtları incelemiştim.
Tanburi Cemil Bey’den piyanist Fevzi Aslangil’e kadar önemli müzisyenlerin kayıtlarının burada unutulduğunu görmüştüm. Hepsi makaralı teypteydi. Sırf onların kaydını alabilmek için İtalya’dan makaralı teyp getirdim, kayıtları yaptım.
Yıllar sonra Fevzi Aslangil’in piyano kayıtlarının bir tek bende olduğunu fark ettim, sonra CD’si çıktı.
*
BENİM de hayatımda TRT’nin çok önemli bir yeri vardır.
Harbiye’deki Radyo Evi’nde başlayan edebiyat, kitap konuşmalarımın ilkini Oktay Arayıcı’nın çağrısı üzerine yapmıştım.
Soljenitsin’ın Kanser Koğuşu’nun yayımlandığı, Nobel kazandığı yıldı.
Bir konuşma metnini hazırlamıştım, onu okudum. Oktay yaptığım konuşmayı bana dinletti ve “Müsamere konuşması gibi olmuş” dedi, “kâğıdı bırak irticalen konuş”.
O günden itibaren de elimdeki kâğıdı bir türlü okuyamadım, hatta yazdıklarımdan başka şeyler söyledim.
Radyoda konuşmayı o öğretti bana.
Daha sonra radyoda Oray Tuğlan’la bir kitap programını sürdürdüm.
Sedat Örsel’le birlikte yaptığımız Yaşayan Edebiyatçılar programının metinleri yakın zamanda kitap olarak yayımlanacak.
Görüntülerin bazı bölümlerini TRT kamuya sundu.
Yaşan Edebiyatçılar’ın çekimlerinde bir yandan çalışır bir yandan da hoşça vakit geçirirdik.
Çünkü tanıdığım birçok edebiyatçı evinin kapılarını bana o program sayesinde açmıştı.
Yaşayan Edebiyatçılar’dan sonra da TRT’de program yapmayı sürdürdüm.
Karalama Defteri adlı programı İhsan Yılmaz’la birlikte uzun süre yaptık.
*
TRT’ye daha uzun yıllar diliyorum.
Paylaş