Tiyatro oyuncusunun kaderi

DİZİLERİN olmadığı, bu kadar çok filmin çekilmediği zamanlarda tiyatro oyunlarının kayıtları yapılmamıştır. Çoğu oyunları gördük ama yeniden onu ekrana getiremiyoruz.

Haberin Devamı

Biyografilerini içeren kitapların azlığı da bu ilgisizliği tetikliyor.

Zeynep Miraç’ın Ayşen Gruda için, ‘Bu kalp seni unutur mu?’ (1) yazısını severek okudum. İyi bir portre çizmiş, sanatçının özelliklerini sıralamış, duruşunu betimlemiş.

İleride onun hakkında yazacaklara kaynak olacak bir yazı.

Zeynep Miraç, tiyatro dünyasını yakından tanıyan, ünlü adlar üzerine yazan biri. Sanatçı bir soruya bakın ne cevap veriyor?

“Hatırlanmak istemem hiç. Hatırlanmayı sevmem ben. Hatıralardan nefret ederim. İleriye bakmak lazım. Hep ileriye bakmak lazım.”

Bir tiyatro sanatçısının yaşamını, ekonomik darboğazlarını bu yazıdan öğrenebilirsiniz. Her zaman sanatçı sorumluluğu taşıdığını alıntılardan öğreniyoruz.

15 yıllık tiyatro birikimi ve televizyonun getirdiği şöhret geçimini sağlamaya yetmez.

Haberin Devamı

Antalya Film Festivali tarafından verilen onur ödülünü alırken bir kez daha vicdanıyla konuşur:

“Bütün dünya duysun, bu ödülü Aylan bebek için alıyorum. Onun anısına. Hırslı politikacı amcaları, teyzeleri yüzünden okula bile gidemeden, dünyayı tanımadan aramızdan çok çabuk ayrılan dünya çocuğu Aylan bebek için alıyorum. Bütün dünya duysun.”

Zeynep Miraç, Ayşen Gruda’yı yazarken, tiyatro dünyamızdan da dramatik bir kesit sunuyor.

Rahmetle anıyorum.

ALEV SEZER

ZAFER ALGÖZ benim de oyunlarını gördüğüm Alev Sezer’i (2) yazmış. Tiyatro dünyasından erken ayrılan iyi bir oyuncuyu bize anımsatıyor.

Aynı meslekten olanların, meslektaşlarını yazması, onları anması vefa duygusunun yüceliğini gösteriyor.

Onu Amadeus’ta seyrettim, daima hatırlanacak bir başarıydı. Tanıştım, konuştum da...

Ne demişti?

“Tiyatro sahnesi güçlülerin yeridir, ya iyi oynarsın ya da kötü. Vasat tiyatro olmaz.”

ONLAR DA EDEBİYATIN İÇİNDE

Sabit Fikir’de (3) Özge Dinç’in hazırladığı dosya ilgimi çekti: ‘Edebiyatın Öbür Canlıları: Kediler, Kuzgunlar, Ejderhalar’.

Dosya ekinde Handan İnci, edebiyat ve kedi üzerine soruları yanıtlıyor.

Yazının başlığı ‘Edebiyatın Uğuru: Kediler’.

Yazının başında Tomris Uyar’ın Gündökümü’nden bir bölüm var:

“Kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır, ödün vermez. Nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. Almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır kedi. Uyudu mu kinini de unutur.”

Haberin Devamı

İnci, kedilerin hayatındaki yerini şöyle tanımlıyor:

“Bizim evde kediler bırakın kurguya ilham vermeyi, kuru kuruya bir makale yazmaya kalktığımda bile engel çıkarmaktan zevk alıyorlar. Üretim bir yana düpedüz mâni oluyorlar. Uyuyan (belki de uyuyor numarası yapan) kediyi yerinden oynatmamayı sünnet bildiğim için ben de sakince bekliyor, olmadı masa ve bilgisayar değiştirme zahmetine katlanıyorum.”

*

DERGİLER günün aynasıdır.

........................................

1-2: Kafa dergisi, Şubat 2019, sayı 54

3: Sabitfikir dergisi, Şubat 2019, sayı 96

Yazarın Tüm Yazıları