TATİL başladı. Karneler alındı, gazetelerden, televizyonlardan öğrendiğime göre üç buçuk aylık bir dinlenme süresi var.
Ben dinlenme sürecinin içine bilgilenme kavramını katmanızı salık veririm. Deniz-güneş edebiyatının boşluğunu, geçiciliğini aklınızdan çıkarmayın.
Ne yazık bazı ana babalar, kitabın ancak ders kitabı olunca okunması gerektiği kanısında olduğundan, tatil başlar başlamaz denize, spor salonlarına koşan çocuklarına dünyada başka güzellikler olduğunu anımsatmazlar.
Tenleri yakan, ama beyinleri kıvrımsız bırakan bir tatilin, ileride çocuklar tarafından üzüntü ile anıldığını, yaşayanların anlattıklarından bilirim.
Türkiye İş Bankası’nın, "Karneni getir, kitabını al" kampanyasından aldıkları kitabı okuduktan sonra, daha bilgili, daha mutlu olacaklarından kuşkum yok.
Edebiyatımızın ustalarını okuduktan sonra, çocuklarımızın düşünceleri, duyguları daha da güçlenecek.
Ülkemizde çok güzel çeviri ve yerli çocuk, gençlik kitapları yayınlanıyor. Anneler babalar, çocukların öğretmenlerine de danışarak ama çocuklarının seçtiği kitapları edinmeliler.
* * *
AİLENİN de çocuklara örnek olmasını isterim. Eğer siz tatile giderken; çantanıza, valizinize kitap koymadan gidiyorsanız, yetmiş iki milletin eğitimcileri bir araya gelse çocuğunuza kitabı sevdiremez. Çünkü siz çocuğunuz için kötü örneksiniz.
Tatile gittiğiniz yerlerde sadece deniz kenarında kalmayın, oradaki müzeleri, ören yerlerini gezin, oranın güzelliklerini keşfedin, yaşadığınızı anlamak için bunları yapın. Çocuğunuz da hem öğrenecek, hem dinlenecek, hem de estetik birtakım altyapılara sahip olacaktır. Psikolojik bir özellikten söz edeyim.
Tatilden sonra okula döndüğünde, arkadaşlarına anlatacakları olsun çocukların. Bunu da okuyarak, gezerek gerçekleştirebilirler.
İyi müzik dinleyin, her yerde çalınan müzik sizi zevksizliğe götürebilir. Bilgisayarınızdan indirin, CD’ler alın, çocuklar için o kadar güzel CD’ler hazırlandı ki, çocuğunuzun kulak zevkini unutmayın. Çocukta mutlaka iz bırakır; gittiğiniz konserlere onu da götürün. Kulağında yankılansın.
Müzelerde şimdi çok güzel çalışmalar var. Müzeyi gezdikten sonra özel hazırlanmış atölyelerde; onlardan esinlenip ya da uzman bir eğitmen eşliğinde resimler yapıyor çocuklar. Dünyalarını güzelleştiriyorlar, içlerindeki yeteneği keşfediyorlar.
Unutmayın nice sanatçıların, ressamların, müzikçilerin, edebiyatçıların hayatını okuduğunuzda çocukluk yaşta neyi sevdiklerini o günlerde keşfettiğini, ömürlerindeki başarılarını o günlere borçlu olduğunu hatırlatalım.
Güzel resimleri, heykelleri, sanat eserlerini doğru zamanda gördüğünde, büyüdükçe çirkin binalara, çirkin şeylere tahammül edemeyecek ve estetik yargıları sağlam temellere oturacaktır.
Yanlış bir söylemden kaçının. Ana babalara özellikle söylemek isterim. Sanatla, müzikle, resimle ilgilenmelerini söyleyince, o edebiyatçı olmayacak, ressam olmayacak derler. Sanat her insanın estetik terbiyesi için gereklidir. Şarttır.
* * *
TATİLİNİZİ boşa harcamayın. Bu sözüm özellikle çocuklara; boşa geçen üç buçuk ayın boşluğunu şimdi değilse bile birkaç yıl sonra hissedersiniz, ama o zaman da asla geri dönmez.
Deniz olmayan kentlerde kalan, yazlığa gidemeyenler için söyleyeceklerim var.
O kentin Milli Eğitim Müdürleri, sivil toplum kuruluşları, onlara da, hakları olan iyi bir tatil yaşatsınlar, kitap sunsunlar, sergileri, müzeleri gezdirsinler. Onları unutmayacağız.