Tarafsız bir mübadele romanı

Yılmaz Karakoyunlu’nun ilk kitabını yayımladığı andan beri bütün kitaplarını okudum.

Haberin Devamı

Çünkü ilk romanı ‘Salkım Hanım’ın Taneleri’, Yunus Nadi Roman Armağanı’nı kazanmış, ben de yöneticisi olduğum Simavi Yayınları’nın ilk kitabı olarak o kitabı yayımlamış ve TÜYAP Kitap Fuarı’na yetiştirmiştim. Yani onun ilk günden beri yakından takipçisiyim.
Siyasal tarihimizi romanlarında işledi Karakoyunlu, adeta siyasal tarihi edebiyat tarihine aktardı. Siyasal tarihimizin kırılma noktaları roman konuları oldu, bu noktaların baş aktörleri romanlarının karakter / kahraman kadrolarını oluşturdu.
Yeni romanının adı: Mor Kaftanlı Selânik. Kapakta bir de alt başlık var: ‘Bir Mübadele Romanı’.
Mübadele konusunda epey kitap yayınlandı. Her ne kadar konuya dair birçok roman kaleme alınmış olsa da nitelikli ve kapsamlı mübadele romanları birkaç taneyi geçemiyor ne yazık ki.
Yılmaz Karakoyunlu’nun yazar olarak tarafsız nesnel tavrını özellikle belirtmeliyim.
Mübadele, Lozan Antlaşması’nın neticesinde ortaya çıkan bir nüfus değişimiydi. Bu durumda, antlaşmanın öncesi ve sonrasını, öyküsünü ve haliyle başkahramanlarını da tanımak gerekir. Atatürk, İnönü, Venizelos üçlüsünün bütün konuşmaları o zor günlerin nasıl geçtiğini gösteriyor.
Genellikle mübadele kitaplarında iki taraftan birinin serüveni anlatılır. Oysa gerek Türk gerek Rum tarafı aynı acıları çekmiş, aynı trajediyi yaşamışlardır.
Bir kahraman, “Dünyadaki en büyük acı, insanın doğup büyüdüğü yerden koparılmasıdır. Mübadil bir yerden bir mal gibi alınıp, bir başka yere konulan insandır” diyor.
Gerçekten de bilmediği bir çevrenin içinde bulurlar kendilerini.
‘Mor Kaftanlı Selanik’, uzun bir araştırma sürecinin sonucunda ortaya çıkmış bir roman. Yılmaz Karakoyunlu bu roman için aralıksız iki yıllık bir araştırma süreci yaşamış, romanda adı geçen yerlere gitmiş. Tanıklarla, tanıkların yakınlarıyla konuşmuş.
Acaba mübadele zorunlu muydu?
Ona göre, Yunan işgalinin Anadolu’da yarattığı zulüm havası, bunu zorunlu kılmış. “Yunan ordusunun yaptığı düşmanca münasebetler olmasaydı, kimse yerinden yurdundan olmayacaktı” diyor.
Yılmaz Karakoyunlu romanı bir trajedi ekseni üzerinde kurmuş olsaydı, okunurluk temposu düşerdi.
‘Mor Kaftanlı Selânik’; aşk, tutku, sevgi, ırk ve din ayrılığı gibi suni ayrımları nasıl aştığını anlatmasıyla romanın başarılı yönlerini gösteriyor. Bütün bu ayrılıklar, göçler içinde yeşeren aşkı, buruk bir lezzeti de getiriyor beraberinde.

Haberin Devamı

MÜBADELE KOŞULLARI NASILDI?

Haberin Devamı

Aşağı yukarı, yazarın söylediğine göre, iki milyon kişinin yer değiştirmesi insanlık tarihinin en hareketli mübadele eylemiydi. Mübadelenin yankıları, hareketleri sadece bir şehirde anlatılsaydı tekdüze bir tempoya düşerdi. Oysa Karakoyunlu, mübadelenin getirdiklerini birçok şehir üzerinden anlatıyor. Resmo’dan Ankara’ya uzanan, İzmir’den Selanik’e varan şehirler listesi, bize mübadeleye farklı şehirlerdeki farklı tepkileri aktarıyor. Karakoyunlu’nun her şehrin mübadeleyle alakalı dönemini aktarırken yaptığı tasvirler, o kentteki olayların niteliğine hazırlıyor okuru. ‘Giresun Gemisi’ başlıklı bölüm, mübadillerin nakil koşullarının atmosferini vermesi açısından ilgi çekici bölümlerden biri.
‘Mor Kaftanlı Selânik’, bugün bile yankıları, izleri devam eden bir meselenin romanı. Ustalıkla ve adeta bir senaryo tekniğiyle yazılmış. Karakoyunlu da kendisiyle yaptığım bir sohbette bu saptamayı kabul etti. Üstelik bizzat kendisi romanın senaryosunu da hazırlamış.

Haberin Devamı

Yılmaz Karakoyunlu
Mor Kaftanlı Selânik
Doğan Kitap

Doğan Hızlan’ın seçtikleri

Ercüment Cengiz
Gırnatacı
Everest

Will Self
Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar
Sel

Oğuz Demiralp
Hepinize Etkin Okumalar Dilerim
YKY

Art Spiegelman
Maus
İletişim

Yazarın Tüm Yazıları