Sinemamızın 100. yılına farklı açıdan bakışlar

TÜRK sinemasının 100. yılında kitaplar yayımlandı, sempozyumlar düzenlendi.

Haberin Devamı

Bazı dergilerde farklı görüşleri yansıtan yazılar okudum. Böylece 100 yılın tarihi konusunda bir görüşler toplamı oluşturmayı tercih ettim.
Varlık dergisindeki(1) dosyanın adı ‘Sinemamızın 100. Yılı–Yeşilçam Sinemasında Eşcinseller ve Trans Bireyler’.
Dosyada Enis Rıza, Mustafa Altıoklar, Hüseyin Alemdar, küçük İskender ve Aslıhan İlhan’ın yazılarını okuyabilirsiniz.
Aslıhan İlhan, ‘Yeşilçam Sinemasında Eşcinsellik ve Trans Bireyler’de, yalnız bu iki karakter üzerinden değerlendirme yapmıyor; sinemamızda bazı konuları, karakterleri sansür etme alışkanlığının da örneklerini sıralıyor.
Giovanni Scognamillo’nun alıntısında belirtildiği üzere, 60’lı yıllar o güne kadar ele alınan konulara çeşitlilik kazandırmıştır. İlhan’a göre Sansür Heyeti yüzünden Yeşilçam Sineması cesur olamamıştır. Cesur sayılacak konuları da ima yoluyla aktarmak zorunda kalmıştır. Hele bazı konular tabu sayılmıştır.
Yazıdan bir bölüm: “Kadın eşcinselliğinin konu edildiği 16 filmin 11 tanesi seks filmleri dönemine ait olup kadın eşcinselliğinin sömürüsüne dayanmaktadır. Erkek eşcinselliğini işleyen filmler, kadın eşcinselliğini işleyen filmlere göre daha yüzeysel ve daha belirgin ataerkil bir bakışa sahiptir. Trans bireyler ise 70’li yıllardan itibaren sinemada yer almıştır.”
İlhan incelemesinde; kadın eşcinselliği, erkek eşcinselliği ve trans bireylerin bulunduğu filmlerin konularını özetlemektedir. Filmlerin de bu eksende eleştirisini yapmaktadır.
küçük İskender, Sinemamızın ‘LGBTTIQ ile İmtihanı’nda, bu konuya önyargıyla yaklaşılmasını eleştiriyor. O da başarılı örneklerden söz ediyor.
küçük İskender’in sorularını yanıtlayan Mustafa Altıoklar, sert yorumlarda bulunuyor: “Sinemamızda ana damar yoktur. Hiç olmamıştır. Hatta damar yoktur. Sadece sinir vardır. İlik ararsan, o hiç yoktur.”
Bu yazıları Hüseyin Alemdar’ın ‘Sinema Günah Cümlesi, Yeşilçam U Lekesi’ ve İmren Tüzün’ün Enis Rıza ile konuşması izliyor. Bu konuşmada Enis Rıza düşüncesini bir cümlede özetliyor: “Aslında, sinema önce, hiçbir şey olarak başladı.”


* * *

Haberin Devamı


Sabitfikir’de(2) Hasan Cömert’in yazısının başlığı: “100 Yılda Edebiyatın Perdedeki Varlığı”.
İlk paragrafı şöyle: “Yıkılacak bir sanat merkezinin üzerinde ‘Türk Sinemasının 100. Yılı’ pankartı duruyor. Şaka gibi ama değil. İronisi bile kalmadı gündemin.”
Edebiyat ve sinema ilişkisi, sinemanın en çok konuşulan, tartışılan konularından biri. Yalnız bizim sinemamız değil, dünya sinemasının da tartışma gündeminden düşmüyor.
Çünkü edebiyat ve sinema ayrı türler, ikisinin de kuralları ayrı. Birçok film edebiyat yapıtlarının aktarılmasıyla seyirci buldu. Ayrıca klasiklerin birçoğu sinemaya uyarlandı, hatta birkaç kez.
Yazıda Türk edebiyatının sevilen yapıtlarından sinemaya aktarılmış olanların listesi veriliyor.
Size seçkin örnekleri anlatan, seyrettiyseniz anımsatan bir yazı. Okuyunca, başarılı uyarlamaları da öğreneceksiniz.
Ben kendime bir liste çıkardım.
Başka açıdan bakmaya gelince...
Okuduğunuz bir edebiyat eserini sinemada seyrettiyseniz, iki tür arasında bir karşılaştırma yapabilirsiniz.
Sanırım 100. yılda önemli bilgiler içeren bir yazı.
‘Hâlâ Uyarlanmadı’ kutusundaki kitaplar listesini okuyun, belki siz de eklemeler yaparsınız.


* * *

Haberin Devamı


100. yılda Türk sineması üzerine kitap ve incelemeleri okuyalım.

(1) Varlık, Kasım 2014.
(2) Sabitfikir 2014.

Yazarın Tüm Yazıları