Paylaş
Pazar günü okuduğum iki yazı, batı-doğu tartışmalarının bir Tanzimat ikilemi içinde yeşerişinin sinyallerini verdi.
Biri Orhan Pamuk'un Bayram zehirlenmesi yazısı (Radikal İki, 4 Nisan 1999), diğeri de Lale Barçın İmer'in Kargo'dan anlamlı klip (Hürriyet Pazar, Popvirüs, 4 Nisan 1999) yazısında onların Boğaziçi şarkısının sözlerini anması.
Pamuk'un görüşlerini de, Kargo'nun sözlerini de gerçekçilik tabanına oturtamadım.
Sevdiğim romancının yazısı, bende romandan bir pasaj izlenimi uyandırdı. Düşüncesine katılmasam da yazış biçimini beğendim.
Pamuk, 'Türk burjuvazisi Batılılaşma umutlarını kaybetmenin acısını ve öfkesini yaşıyor,' diye yazmış. Burjuvazinin yüzyıllar içinde işlevi değişmiştir, bizimkiler haute, grand, petite patikalarının neresinde tıknefes oldular acaba.
Batı'yı, Avrupa uygarlığını kayıtsız şartsız kabul edişimizin 75. yıldönümünde onu eleştirmek, Türk burjuvazisi açısından bir ilerleme sayılabilir.
Yaşama biçimi olarak benimsediğimiz bir kıtanın kültürünü, güncel olayların taze tepkisinin aldatmacasıyla bir burjuvazi 31 Mart'ına dönüştürmeyelim.
Lale Barçın İmer'in yazısından sonra alıp dinlediğim Kargo'nun Boğaziçi şarkısının sözleri; 1950'lerin dergilerinde solmuş bazı sayfaların fotokopisi gibi:
'Hayat Doğu'da sessizlik, suskunluk anlamında, Batı'da ise değerli bir taş gibi. Susmak Doğu'da erdem, meziyet anlamında, Batı'da ise değersiz bir hak gibi. Bilgi Doğu'da itibar anlamında, Batı'da ise para'ya endeksli. Gülmek Doğu'da utanç, kibir anlamında, Batı'da ise doğal bir istek sanki; Ayır bizi Boğaziçi, ama anlat bizi ayırmadan. Acı, ağrı ve sonsuz çile; politikayla; yok hiç bir dilde!'
* * *
DOĞU eski doğu değil, Batı da eski batı. Doğu ile Batı kavramlarının değişime uğradığını toplumun her kesimi, yaşamında farkediyor.
Kuramsal tartışmaların, afak; saptamaların şimdi toplum yaşamında geçerliği yok.
Avrupa görmüş, o uygarlığın yanından, yöresinden ve içinden geçmiş bir Türkiye var.
Bir zamanlar 'Batı' dediğimizde Avrupa akla gelirdi. Yaşamımızın, düşüncemizin ölçütlerini ona göre ayarlamıştık. Ne var ki memleket saat ayarı her zaman tutmadı, saat farkı zaman zaman ortaya çıktı. Bu reddiye anlamına gelmiyor.
Ayrıca Batı'nın içinde şimdi Amerika da var. Avrupa'yı ıskalayıp Amerika'ya varıyoruz.
Bu, eskimiş bir uygarlığa karşı, bizim başka bir dinamizmi seçmemiz olarak da yorumlanabilir. Genç kuşağın gözünde yarının iki ülkesi, Türkiye ve Amerika.
Kargo'nun şarkısının sözleri bugünkü Türkiye ile örtüşmüyor. Bütün bu karşıtlıklar birbirini törpüledi. Hepsi birbirini daha zenginleştirdi, güzelleştirdi.
* * *
DEĞİŞEN Türkiye'yi artık doğu-batı kamplarına bölmek mümkün değil.
İkisi de benim zevkimde, yaşamımda ayrı bölmelerde varlığını sürdürüyor. Dost da oluyorlar düşman da. Ama birbirlerini yok etmeye çalışmadan.
Akıp giden zaman içinde Türkiye'de her kavramın algılanması nerdeyse saat başı değişiyor.
Paylaş