Türk sineması durgunluktan, seyirci ilgisizliğinden sonra yükseliş grafiğini sürdürüyor.
Seyirci sayısının milyonları bulduğu bir sektörde acaba okur sayısı kaç?
Türk sinemasını seyredenler, Türk sineması üzerine yazılmış kitaplara ne derece ilgi gösteriyor?
Elimde bir istatistik yok, ancak sinemamız, yönetmenlerimiz hakkında yayınlanan kitaplardan söz edeceğim bugün.
Her sanat türü için iddia etmişimdir. Geçmişi bilmedikçe, geçmişin önemli filmlerini seyretmedikçe, onlar hakkında bilgi sahibi olmadıkça, bugün filmlerin tadına varamayacağımız kanısındayım.
Burçak Evren’in Türk Sineması’ndasinemamızın 1895’ten 2006’ya kadar dönem dönem tarihini, dönemi simgeleyen yönetmenleri ve oyuncuları bu tarih içinde okuyabilirsiniz.
Sinema tarihinin elbette bütününü okuyacaksınız. Ancak bugünün seyircisinin, üç bölümü çok daha ilgiyle okuyacağı kanısındayım:
1978-1988: Genç Türk Sineması ya da Yeni Sinema Dönemi.
1988-1994: Majörler Dönemi
1994-2006: Post Yeşilçam ya da Bağımsızlar Dönemi
Burçak Evren, Türk Sineması’nda, sinemamızın tarihinin içeriğini, fotoğraflarla, afişlerle zenginleştirerek, gerçekten bir başvuru kitabı niteliğine yükseltmiştir.
Filmlerin özeti, yönetmenlerin sinema tarihi içindeki yeri, okuru, yönetmenlerin yeni filmiyle eski çalışmalarıyla da mukayese edilmesini sağlıyor. İngilizce metnin de olması, yabancı okurların da sinemamız hakkında bilgi edinmesini mümkün kılıyor. Ayrıca 1964-2004 zaman dilimi içinde Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeki ödüllerin listesi yer alıyor. İyi bir çalışma, kitaplığınızda bulundurmalısınız.
Burçak Evren, sinemamızın üç portresini yazdı:
Yönetmen Seyfi Havaeri, Nebahat Çehre, Efgan Efekan (Ali Sekmeç’le birlikte).
Yeşilçam’ın nasıl bir mücadele arenası olduğunu hepimiz, çeşitli kişisel öykülerden, hayatlardan öğrenmişizdir. Ama azmin, ısrarın, tutkunun neleri başarabileceğini Seyfi Havaeri’nin yaşamından öğrenebilirsiniz. Burada bireysel bir serüven değil anlatılan, onun ekseninde sinemamızın insanlara karşı da davranışı ele alınıyor.
Bir gün sinema dünyasından biri, Kasımpaşa’da sinemaları geziyor. O sırada bir sinemanın önünde atlı polisler halkı sinema kapısından uzaklaştırmaya çalışıyorlar, camlar kırılmış.
Halk Seyfi Havaeri’nin Kara Sevda filmini görmek için yapıyor bunları. Burçak Evren, kitabında onun başarısını sinema sanatı dışındaki faktörlerle açıklıyor. İlgi çekici bir yaşam öyküsü.
NEBAHAT ÇEHRE 94 FİLM ÇEVİRDİ
1961ile 2002 arasında 94 film çeviren, 42. Altın Portakal Festivali’nde Onur Ödülü’ne láyık görülen Nebahat Çehre için Burçak Evren, "güzelliği ve yeteneği ile Türk sinemasına bir döneme damgasını vurdu" diyor. Kitabın sonunda filmografisi ve albüm yer alıyor.
EFGAN EFEKAN ERKEN ELVEDA
Festival’de Onur Konuğu seçilen Efgan Efekan aramızdan erken ayrılan sanatçılardan biri.
Burçak Evren-Ali Sekmeç, onun Türk sinemasındaki yerini, jönlüğünü, yaşam öyküsünü dile getiriyorlar. Kitabın sonunda filmografisi ve fotoğrafları yer alıyor. Burçak Evren’inkitapları TÜRSAK ve Altın Portakal Film Festivali tarafından ortak yayınlandı:
1978 Türk sinemasında yeni bir dönemin başlangıcı olur. TV nedeniyle büyük bir krize giren sinemamızın kısa bir dönem için de olsa TV’de gösterilme olanağı olmayan türlere (seks, şiddet ve arabesk) el atması, sinema salonlarının kapanmasına, kadın ve ailelerin yanı sıra gerçek sinemaseverlerin salonlardan uzaklaşmasına zemin hazırlar. Türk sineması için yitik yıllar olarak tanımlanan bu dönemin seyircisizlik, dağıtım ve gösterim olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle kalıcı projelere el atılmadığı gibi, birçok sinema adamının sektörden çekilmesini de kaçınılmaz yapar. 1978’de, çoğu Yılmaz Güney ekolünden gelen yönetmenler ya ilk filmlerini ya da önemli çıkışlarını yaparak piyasaya aynı anda girerler. Yaş ortalamaları 30 civarında olan ve bir önceki döneme oranla daha eğitimli olan bu gençler Genç Türk Sineması dönemini başlatırlar. Bu yönetmenlerin ortak bir özelliği de çoğunlukla politik-toplumsal konularla, kırsal kesimin sorunlarına eğilmek olur. O güne dek yapay olayı-nedenlerle anlatılan kırsal kesim sorunları, bu kez gerçekçi açıdan, mülkiyet sorunu, yarı feodal ilişkilerin egemenliği ve buna benzer temelleriyle ele alınıp işlenir.
TÜRLERDEN TÜRK SİNEMASINI ÖĞRENMEK
Agáh Özgüç’ün Türlerle Türk Sineması, Dönemler/Modalar/Tiplemeler ayrımına dayandırılmış bir araştırma.
Tematik çalışma, tür filmleri arasında bir karşılaştırmayı mümkün kılıyor. Ama bu küresel çağda, bazı kavramları sinemaya getirmenin başarı ve başarısızlığını da bu bilgilerin ölçütünde değerlendirmek, sinema seyircisi için yararlı bir bilgilendirme.
Tarihsel filmlerden edebiyat uyarlamalarına, güldürü filmlerinden polisiyelere, cinsellik temasına kadar geniş bir yelpazede Türk sinemasının ürünlerini okuyacaksınız.
Özellikle Edebiyat Uyarlamaları bölümü ilgimi çekti. İyi edebiyat eserlerinin, perdeye aktarılmasının, sadece onların geniş bir kitlece seyredilmesinden değil, o seyircinin bir okur kimliği kazanacağından yola çıkarak, bu ilişkiyi ben önemserim.
Agáh Özgüç, Andre Bazin’in bir yargısını savunuyor:
"Hamlet’in ekrandaki başarısı Shakespeare hayranlarını artıracak ve bu kişiler tiyatroya giderek onu bir de sahnede izleme ihtiyacı hissedeceklerdir."
1919’da Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye’si ile başlayan uyarlama çizgisinde, anılması gereken Kerime Nadir, Esat Mahmut Karakurt, Muazzez Tahsin Berkant Üçlüsü’dür.
Tema’ların modalara göre belirlenmesini bu çalışmada izleyebiliyoruz.
TÜRLERLE TÜRK SİNEMASI (Agah Özgüç)
KİTABIN KISA ÖYKÜSÜ
Türlerle Türk Sineması adını verdiğimiz bu başvuru kitabının öyküsü, hayata geçirilmeden önceki dönemlerinden başlar. Tam 20 yıl öncesinden... Murat Belge’nin genel yayın yönetmenliğini yaptığı ve Vecdi Sayar’ın da yayıma hazırladığı Video Sinema dergisinin çıktığı günlerden. Yani videoculuğun, video sektörünün "altın yıllar"ını yaşadığı dönemi anımsayın, 1980’li yılların ortalarını...
Yıl 1984 ya da 1985’ti. Hazırlanması ve yazılması düşünülen, o zamanki adıyla Türlerle Türk Sineması Ansiklopedisi derginin eki olarak verilecekti. 16 sayfalık fasiküller halinde. Sayar’la oturduk. İlk uzun metrajlı ve konulu filmden yola çıkarak, 1985 yılına dek çekilen yerli filmleri, özellikle de bu süreç içinde toplam oluşturan "sinemasal türler"i bir bir saptamaya çalıştık. "Sinema Edebiyat Uyarlamaları, Cinsellik ve Erotizm, Tarihsel Filmler, Güldürü Filmleri, Melodramadik Sinema, Kurtuluş Savaşı Filmleri, Müzikal Sinema, Serüven Sineması, Fantastik Sinema, Toplumsal İçerikli Filmler, Çocuk Filmleri, Dinsel Filmler" gibi... Konu içinde yer alan "ekler" de dahil olmak üzere, yetmiş bir yıllık Türk sinema tarihinin temel başlıklarından oluşan on bir "tür"ü, böylece ortaya çıkarmış oluyorduk. Bu arada saptanan metinlerin yazımına başlamadan önce sevgili dostumuz Scognamillo’dan türlerle ilgili olarak görüşlerini almıştık ki, Video Sinema dergisi 14’üncü sayısında yayımına son verdi.
Ve o günden bugüne tam yirmi yıl geçti. Bu geçiş sürecinde ülkemizde neler değişmedi ki? Giderek magazinleşen yeni yaşam biçimleriyle, popüler olanla popüler olmayan kültürleriyle, siyasal ve ekonomik yapısıyla... Elbette sadece Türkiye değil tüm dünyada değişimler olmuştu.