Paylaş
Kadın cinayetleri, kadına reva görülen şiddeti rakamlarla veriyorlardı. Rakamlar ürkütücü. Üstelik son on küsur yıldır artarak ilerliyor!
Sonra düşünüyorum. Kitap tanıtma yazıları yazan arkadaşlarım, hafta sonu ilaveleri, yazın tatile giderken okunacak kitaplar listesi salık veriyorlar, çok zaman ben de yaparım bunu. Ama bu sadece bir edebiyat beğenisi, bilgisi için değil, o kitaplardan insanları tanımak içindir.
Kadın yazarlarımızın -bu ayrım için sevgili Tomris Uyar’ın ruhundan özür dileyerek- yazdıklarını okuduğunuzda, kadının kültürel ve varoluşsal kimliğini öğrenirsiniz. Günümüzün yazarlarının bu konu etrafında kaleme aldıkları birbirinden nitelikli eserleri var... Onları okusak çok şeyi fark etmiş oluruz...
Yıllardır birbiri ardına kampanyalar gerçekleştiriliyor.
Hep kadının eğitiminden, kendi ayakları üzerine durabilmesinden söz ediyoruz. Gerçekten bunun için yeterli çabayı gösteriyor muyuz?
Korkarım önce ‘erkek’lerin eğitilmesi lazım. Şöyle bir araştırma yapılsa, son yıllarda ‘basın toplantısı’ yapan kişilerin veya herhangi bir yerde açıklama yapanların en çok kullandıkları kelimeler nedir diye... İnanıyorum ki ‘adam’, ‘adamlık’ en çok kullanılan kelimeler arasında yer alacaktır!
Keşke önce ‘insan’ olmayı becerebilsek...
Rol model diye bir kavram dolaşıyor ortalıkta, spor dünyasından edebiyat dünyasına kadar başarı kazananları örnek birer kişilik diye televizyonlarda gösteriyor muyuz? İlle de popüler adlar mı çıkacak? Hep aynı insanların isimleri resimleri mi dönüp duracak...
Oysa medyanın rolü, gerçekten hak eden bu kişileri popüler yapmak! Ama işin kolayı var, halihazırda popüler bir futbolcuyu dönüp dolaşıp haber yapmak daha kolay. Çünkü ‘adam’lar!
Kadın eğitiminden konuşuyoruz da erkek eğitimine hiç değinmiyoruz.
Kadına ve erkeğe öncelikle ‘birey’ olma eğitimi vermeli. Hatta dünyanın sadece erkek ve kadından ibaret olmadığını öğretmeliyiz. Özellikle erkeklere!
Küçük yaştan beri ailelerin erkek çocuklara verdiği kişilik modelinin tanığı olmuşumdur. Ben böyle bir eğitim görmediğim için kendimi şanslı sayıyorum.
Sık sık uyduğum sözlerin başında ‘Erkek kadın gibi gülmez’ ve ‘Erkekler ağlamaz’ sözü gelirdi! Ne korkunç. Çünkü erkek ağlatır!
Erkeklerimizi uygar bir eş, sevgili olarak yetiştirebilmemiz için acaba yaşam koçları mı tutmalıyız?
*
BÜLTENLERDE karşıma çıkan ikinci haber de işçi ölümleriydi.
En çok ölüm, inşaat sektöründe imiş. Rakamlar artıyor eksilmiyor!
Birbiri ardına yükselen gökdelenlere bakarken, arkalarında o inşaatların yapımında ölen işçilerin hayaletlerini görüyorum.
Her yıl üzülerek paylaştığım kitaplardan birisi ‘İş Cinayetleri Almanağı’. Tablonun vahametini ortaya koyuyor! Onları okuyun, biraz kafa yorun. Adlarını bile bilmediğimiz bu insanların hayatlarının neden bu kadar ‘ucuz’laştırdığımızı düşünün!
Yaşadığınız koşullarla onların yaşadıklarını karşılaştırın. O zaman görmeniz gereken şeyleri göreceksiniz. Geride kalanların maddi ve manevi yıkımlarını da belleğimize kazıyalım.
Tatil günlerinde, sevincin yarısının hüzün olduğunu anımsamanızı bekliyorum.
İnsan olmanın bazı gereklilikleri vardır, bu da onlardan biridir.
*
BAZI okurlarım uzun ‘tatil’ öncesi, şimdi sırası mı bunların diyebilirler. Tam sırası! Çünkü insana dair her şeyin her zaman sırasıdır!
Tatilde kendinizle baş başa kaldığınızda, ışıldakları biraz olsun içinize tutun. Tatil sadece dinlenme değil; düşünme, gelişme günleridir de...
Paylaş