Sevdiğim sokak adları gibi

Bazı sokak adlarını çok severim. Sokak adları denince aklıma Melih Cevdet Anday’ın ünlü ‘Anı’ şiirinden bazı dizeler gelir: “Sevdiğim çiçek adları gibi/Sevdiğim sokak adları gibi/Bütün sevdiklerimin adları gibi/Adınız geliyor aklıma”

Haberin Devamı

Haldun Hürel’in İstanbul’un Ansiklopedik Öyküsü’nü sevdiğim sokak adlarını arayarak okudum. Yazar, İstanbul’un sokaklarını, semtlerini, mahallelerini, caddelerini yazmış. Sadece oturduğumuz sokağı bilmek yetmez, bir şehirde yaşayan meraklı biri o sokakların mümkün olduğunca fazlasını öğrenmek ister.
Sokaklara adı verilen kişilerin kim olduğu hakkında bilgi hiçbir zaman tabelada yazmaz doğal olarak. Bir ad görürüz ama bu kimdir bilemeyiz. Haldun Hürel, bu açıdan büyük bir eksiği gideriyor, sokaklara verilen adların kim olduğunu, önemini, yaşantısını öğreniyoruz.
Yalnız kişi adlarını değil, kişi adları olmayanların da ne anlama geldiğini, nereden aldığını anlatıyor tek tek. Karaköy’deki Perçem Sokağı adı ilgi çekici gelir bana, zira Oktay Rifat’ın bir kitabının adı da Perçemli Sokak’tır.
Sokak adlarının öyküsü var mıdır, ‘Neden konulmuştur?’ Yanıtlarını buradaki bilgilerde bulabilirsiniz.
Haldun Hürel, kitabın Sunuş bölümünde bunu detaylı olarak anlatıyor:
“Hepimiz İstanbul’un şu veya bu semtinde yaşamlarımızı sürdürüyor, bir yerlere çalışmaya gidip, dönüyoruz yine, evlerimizin bulunduğu mahallelerimize, sokaklarımıza. Ama kaçımız biliyoruz, yaşadığımız semtlerin ve gün boyu, yaşam boyu yol aldığımız güzergâhların öykülerini? Üstlerinde gidip geldiğimiz, araçlarımızı sürdüğümüz caddelere, sokaklara isim olmuş ünlü kişiler kimler acaba, hiç aklımıza geliyor mu bunlar? Ya da birtakım yolların, sokakların, caddelerin, yokuşların, semtlerin mahallelerin isimlerini oluşturan bazı önemli olayların ve mekânların neden buralara ad olarak verildiğinden hangi birimiz haberdarız?
İstanbul’un bilinen kuruluş tarihi yaklaşık 2700 yıl öncelere kadar iniyor. Hatta daha da eskiye! Bu kentin ilk sakinlerinin, belki de küçük bir mahalle oluşturarak içinde oturanların, Alibeyköy yakınındaki Silâhtarağa’da yerleşen ufak bir topluluk olduğunu eski kaynaklardan öğrenebiliyoruz. Ama ya bu tarihlerden öncesinin İstanbul’u? Bomboş muydu kentin civarı? Başka kimseler oturmuyor muydu buralarda? Prehistorik çağlarda ve binlerce yıla yayılan bir zaman dilimi içinde, Anadolu’nun kuzeybatısından kopup ilerleyen bazı insan grupları, gelip yerleşmiş olamaz mı İstanbul’un herhangi bir yerine? Örneğin; şimdi Topkapı Sarayı’nın bulunduğu antik pagan çağın ‘Akropol Tepesi’ne? Buralardaki ilk mahalleler kim bilir nasıldı? Neydi isimleri veya var mıydı? Belki de tek bir mahalleden oluşuyordu en eski İstanbul...
İşte takip eden sayfalarda, İstanbul’umuzun bu ilginç serüveniyle yaşam bulan onca semtinin, mahallesinin, caddesinin, sokağının öykülerini öğrenecek ve güzide kentimizi doyasıya kucaklayabilmenin heyecanıyla, onu elbirliğiyle korumak için, daha çok çabalamamız gerektiğini hissedeceğiz hep birlikte.”

BİRİNCİLİK BESTEKARLARDA

Haberin Devamı

Sokaklara ad vermenin bizde ne kadar geçici ve değişken olduğunu söylemeye gerek var mı? Sokak adları iktidarlara göre değişir. Bu değişmelerden nasibini en çok da sanatçılar alır. Sokak adlarını incelemenin, kitaptaki adları taramanın beni bazı eleştirel sonuçlara getirdiğini söyleyebilirim. Bilhassa bestekârlara, müzikçilere çok yer verildiği sonucuna vardım. Elbette bu sokaklara adların verilmesi adı verilen kişiye ilave bir değer katmıyor ama toplum tarafından önem verildiğini gösteriyor bir ölçüde. Sözgelimi eğer gözümden kaçmadıysa İstanbul’da yaşayan İstanbul için şiirler yazan Orhan Veli’nin adına, bir sokakta rastlamadım. Melih Cevdet Anday’ı, Oktay Rifat’ı da unutulanlar listesinde görebilirsiniz.
Hürel’in kitabının önemli bir yararı var. İstanbul’un caddelerinin, sokaklarının, mahallelerinin tutanağını kayıt altına alıyor aslında. Kısaca A’dan Z’ye, sokakların, çıkmazların, yokuşların, caddelerin, mahallelerin, semtlerin ve yerleşimlerin içine çağırıyor bizi Haldun Hürel. Kimliklerini tanıyabilmek ve çevrelerinde hangi önemli eski eserleri barındırdıklarını öğrenebilmek için kapsamlı bir müracaat kitabı. Ancak yine belirteyim, bu kitap bize ad vermekteki dengesizliğimizi, popülerliğe fazla itibar ettiğimizi de gösteriyor.
(Haldun Hürel, İstanbul’un Ansiklopedik Öyküsü, Kapı Yayınları)

TAVUKUÇMAZ YOKUŞU

Haberin Devamı

Eğer son zamanlarda değişime uğramadıysa, bu pek sevimli İstanbul Sokağı’nın adı, ilk duyanda bir gülümseyişe neden oluyor doğrusu. Bu türden sokak isimleriyle asla oynanmaması gerekiyor. Bu durumdaki hassasiyetimi kitap satırlarında sık sık dile getiriyorum ve pek çok kişinin de benim gibi düşündüğünü sanıyorum. Bu, tarihe saygının ve sevginin dışında İstanbul’un geleneksel kültürünün yıllar boyunca yaşatılması konusunda da ilke kabul edilmeli. Tavukuçmaz Yokuşu, olasılıkla buradaki en eski İstanbul sokağındaki, bahçesi kümesli evlerden birinden yayılmış bir öyküyü dillendirmektedir. Sokak, Taksim Meydanı’nın güneyinden deniz yönüne inen Kazancılar Yokuşu’nun devamında ve Cihangir yönünde.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Haberin Devamı

Jose Ortega Y. Gasset / Kitlelerin Ayaklanması / Türkiye İş Bankası Yayınları
Claudio Magris / Mikrokozmoslar / Turkuvaz Kitap
Ümran Ersin / Gün Lekesi / Hayal Yayınları
Edith Wharton / Keyif Evi / Kırmızıkedi Yayınları
Celal Oymak / Netice-i Kelam / Engin Yayınları

Yazarın Tüm Yazıları