Sahibinin Sesi’ndeki melankoli gittikçe artıyor

Eskiden plaklar, CD’ler, DVD’ler müstakil mağazalarda, dükkânlarda, kitaplar ayrı yerlerde, kırtasiye de ayrı yerlerde satılırdı. Artık AVM’ler açılalı hepsi bir arada sunuluyor. Hiç kuşkusuz gene de ayrıntıda farklılık var.

Haberin Devamı

Mağazalara girdiğinizde, bluetooth’dan pikaplara kadar çeşit önünüze açılmış.

Pikapları görünce Ece Ayhan’ın Fayton şirinden dizeler aklıma düştü:

“O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey

Sahibinin Sesi’ndeki melankoli gittikçe artıyor

incecik melankolisiymiş yalnızlığının”.

Sevgili Ertuğrul Özkök, ben LP dinlerken derdi ki “Doğan Bey nasıl müzik dinliyor biliyor musunuz? Önden giden biri, pikabı taşıyor o da arkada hoparlörleri tutuyor.”

Aziz arkadaşım, zaman benden yana işledi; o da o zaman bir pikap almıştı hâlâ kullanıyor mu bilmem.

O dijital müzik dünyasından listeler yapıyor.

Bir kitapçı mağazasına girdiğinizde, gerek bağımsız gerek amplifikatörlü pikaplar, pikap radyo bir arada aletlere rastlıyorsunuz.

Haberin Devamı

Firmalar CD’nin yanı sıra uzunçalar da çıkarıyorlar. Eski CD’lerin yeni kayıtları çıkıyor.

Eski yıllarda pikaplı radyolar vardı, salonların mobilyasıydı.

Daha sonra onlu pikaplar çıktı, on taneyi üst üste koyuyordunuz, art arda çalıyordu ama plakları zedelediğinden vazgeçildi.

Bizde bütüncül anlayış yok.

Pikaplar olduğuna göre gerekli aksesuvarlar da bulundurulmalı.

Plağı kadife ile sileceksiniz.

Ayrıca bir fırçayla da onun elektriğini alacaksınız.

Dilerseniz plağı bir aletle de sıkıca makineye oturtabilirsiniz.

Bir antistatik lastik de gerekir.

İğneyi bir fırçayla temizlersiniz.

Antistatik bir tabancayı da iğne üzerine sıkarsınız.

Artık dinlemeyi hak etmiş olursunuz.

Gramofon -benim kütüphanemde hâlâ durur- kurulurdu, bazen zemberek kırılırdı, zembereğin döndürme gücü azaldığında da hız düşerdi.

Gramofonların yanında bir iğne kutusu bulunurdu, bende mavi bir kutu içinde Decca altın iğne kutusu durur.

Kitap satılan mağazaya girdiğimde, çeşit görünce LP’nin yükselişine sevindim.

*

LP’nin birkaç zevki var.

Bunların başında kapakları gelir, her biri bir sanat eseridir. Hele opera LP’lerinin kapağında sanatçıların sahnede çekilmiş fotoğraflarını görebiliyorsunuz.

Şimdi müziğe kolayca erişiyorsunuz ama bu estetikten yoksun kalıyorsunuz.

Haberin Devamı

Sir Georg Solti’nin yönettiği Mozart’ın Sihirli Flüt’ünün plağının kapağında operanın sahne desenini yapılmış, ünlü sanatçı Oscar Kokoşka’nın desenlerini görüyorsunuz.

Bu üçlü bir müzikseveri, bir sanatseveri ne kadar mutlu eder:

Mozart - Sir Georg Solti - Kokoşka.

Küçük boyutta olsa da gene de CD’lerin de kapağını görmek için CD alıyorum.

Özellikle opera gibi görselliğin ağır bastığı bir sanatta, görüntünün, fotoğrafın, illüstrasyonun önemi görmezlikten gelinemez.

Bizim Devlet Opera ve Balesi’nin de birçok kaydı LP olarak yayınlanmalı, içindeki kitapçığa fotoğraflar konulmalı, dekorlardan fotoğraflar da unutulmamalı.

AVM’lerde kitaptan elektronik malzemeye, kırtasiyeye kadar geniş malzeme sunumunda ayrıntıya ait bazı ihmallere değinmeliyim.

Haberin Devamı

Pahalı kalemler satılıyor ama yedekleri yok.

*

UMARIM bugün bir pikap alır, dinlemenin zevkine varırsınız.

 

Yazarın Tüm Yazıları