Paylaş
17 Eylül’de açılan festival 7 Ekim tarihinde son bulacak. Festivali her gün saat 11.00-22.00 arası gezebilirsiniz.
Bu festivalin mottosu: “Beyoğlu’nda Sahaf Zamanı Geldi”.
Sahaflara adım attığınızda, hem aradığınızı bulabilirsiniz hem de bilmediğiniz, görmediğiniz, okumadığınız bir kitaba rastlar, taş plaklardan long play’lere, hatta CD’lere, eski paralara, posterlere kadar zengin bir dünyanın içinde bulursunuz kendinizi.
Sahaf arkadaşlar, neye merak duyduğunuzu bilirlerse, sizi şaşırtmaktan hoşlanırlar. Birden önünüze bir kitabın elyazılı kopyasını koyarlar, birden yılların ötesinden bir sesi dinletirler.
Berlin’de jüride olduğumdan bu yıl açılışa katılamadım.
Yoksa Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın Emin Nedret İşli’nin yanında açılışa katılırdım.
Oteller semti halini alan Beyoğlu’nu Sahaf Festivali biraz daha kültüre yanaştırıyor. Unutulan kitapları anımsatıyor, araştırmacıların aradığı kitapları onlara sunuyor, kitapçılığın, yayıncılığın bir zincir olduğu gerçeğini de gösteriyor.
Sahaflar yalnız eski kitapların, bulunmaz nüshaların sergilendiği bir yer değil. Her kuşaktan ziyaretçi, burada aradığını bulur, yeni şeyler öğrenir, yeni zevkler edinir. Kuşaklar arası bağı sahaflar kurar.
Neye meraklıysanız, o Sahaf Festivali’nde var.
Cuma akşamı birçok gence orada rastladım, kitapları soruyorlar, posterlere bakıyorlardı. Buranın bir öğrenme mekânı olduğu bence artık keşfedildi.
Yıl içinde farklı şehirlerde gerçekleşen TÜYAP Kitap Fuarları’nda son yıllarda sahaflar da yer aldığından, Anadolu’da da yeni bir istek uyandırdı.
İşli’nin söylediğine göre, birçok başka şehirden davet alıyorlarmış.
SAHAFLARI gezdirirken Emin Nedret İşli, beni Halil Bingöl’ün standı önünde durdurdu. Merakımızı arttıran bir kitabın, bir belgenin varlığının kokusunu aldım.
Kocaman bir kutunun içinden, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın elyazısıyla bir kitabını gösterdi: “Kokotlar Mektebi”.
Müsveddeler içinde “Can Pazarı” gibi başka kitaplar da vardı.
Bir tane de yarım kalmış romanı.
Kitap meraklılarının, araştırmacıların bunlara ilgi göstereceğinden kuşkum yok.
Ne var ki kitap müzayedelerine katılanların da bunları almak isteyeceklerini düşünüyorum.
Görür görmez bir kitaba hemen elimi uzattım: Mehmet Seyda’nın Edebiyat Dostları’na!
Nerede görsem bir nüsha alıyorum, yalnız dostlarımı değil kendimi de bu kitaptan okuyorum.
Birçoğu aramızdan ayrılan dostlarımı da onun kaleminden bir kez daha anıyorum.
Aldığım diğer kitap da MonoKL Edebiyat’tan çıkan Peter Ackroyd’un Platon Günlükleri.
Sevdiğim bir yazar, hayatı da yalnız bir yazarın bütün çekiciliğini taşıyor.
İ. Lütfü Seymen’in Sahaf Müteferrika’sının yayınladığı Müteferrika’nın yeni sayısını edinebilirsiniz.
Cilbend adlı Babil Sahaf Bülteni de okunmaya değer.
Bültende yer alan İbrahim Müteferrika Matbaası Müzesi Projesi üzerine çeşitlemeler’de ileri sürülen gerekçeleri destekliyorum.
***
SAHAFLARA uğrayın, çok sevecek, çok şey öğreneceksiniz.
Paylaş