Rüzgárın başkenti Alaçatı

İzmir’e ne zaman gitsem, Alaçatı’ya uğramadan edemem. Bozulmayan mimarisi, taş evleri, dar sokakları, kahveleri Ege büyüsünün bütün unsurlarını taşır. Görende iz bırakır.

Son yıllarda büyük ilgi görmesi beni hem sevindiriyor, hem de korkutuyor. Diğer yazlık beldelerin başına gelenlerden Alaçatı’yı korumak için sert önlemler almalı.

İsmail Gezgin’in Alacaat’tan Alaçatı’ya / Rüzgárlı Bir Köyün Hikáyesi’ni okurken, yeniden orayı dolaşır gibi oldum.

Gezgin’den bu güzel yerin tarihini okuyacaksınız. Efsaneleriyle, gerçekleriyle, üzerinden geçip giden insanlarıyla, mübadele öyküleriyle, yel değirmenleriyle, trajedileriyle sizi oraya çeken bir yer Alaçatı.

Değişik dönemlerde Alaçatı nasıldı?

Seramik atölyeleri vardı, kışlık nüfusunun 50, yazlık nüfusunun 500 olduğu düşünüldüğünde, buranın turizmle daha ilk zamanlardan tanıştığı anlaşılır.

Gezgin’in Kurtuluş Savaşı ve Alaçatı bölümü, burası için uluslararası oyunları sergileme yönünden, olayları, göçü aydınlatıyor. Ancak buradaki çok yaşlı tanıklar, Rumların işgalden sonra bir eziyet yapmadıklarını anlatıyorlar.

9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi Türk birlikleri. 15 Eylül’de Alaçatı’yı, 16 Eylül’de ise Çeşme’yi ele geçirdiler.

Alaçatı’da Rum nüfusun artması, Hacı Memiş Ağa döneminde Sakız’dan buraya çalışmak için Rumların getirilmesi ile gerçekleşmiş.

Mübadele dönemi ile ilgili birinci elden bilgileri, Hilmi Uran’ın Hátıralarım adlı kitabından nakleden Gezgin, böylece o zamanın kaymakamının kişisel tespitleriyle bizi bilgilendiriyor. Mübadele ile Rumlar, Yunanistan’a, orada yaşayan Türkler de Türkiye’ye geldi.

Yazarın araştırmalarından çıkan sonuç, burada tekstilin de olduğu yönünde.

Alaçatı’da önemli din adamları yetişmiş. Hatta Rumlar aralarında latife yollu şöyle konuşurlarmış:

"Alaçatı’nın iki şeyi meşhurdur: Üzümü ve din adamları."

Geleneksel tatlar bölümünde, lezzetli yemekleri bugün yapabilir, ağız tadınızı yenileyebilirsiniz.

Bölgede anlatılan söylenceler, her zaman o bölgeye lezzet katar, tarihini renklendirir.

Atatürk’ün Ziyareti, Çeşme ve Alaçatı’ya İzmir suikastı sırasında yaptığı ziyaret günlerini anlatıyor.

Alacaat’tan Alaçatı’ya Rüzgárlı Bir Köyün Hikáyesi Sel Yayıncılık

GİRİT’TE ALAÇATI’YI YAŞIYORLAR, YAŞATIYORLAR

A.Nedim Atilla - Nezih Öztüre’nin Alaçatı / Agrilia’dan Günümüze Bir Mübadele Kasabası, hem oranın tarihini anlatıyor, hem de tanıklıkların ağzından bize geçmiş günleri yaşatıyor.

Girit’te Heraklion Alaçatılılar Derneği, bu özlemin, unutamayışın bir örneği.

Mübadele ile değişen yaşamlar’da; sözlü tarihin örneklerini okuyorsunuz.

7 değişik grubun en yaşlı temsilcileri, o günleri anlatıyor.

Alaçatı’nın yeniden keşfi’nde rol alan, öncülük eden kişileri tanıyorsunuz.

Ersen Tepeci’yi, Leylá Figen’i, buradaki önemlerini öğreniyorsunuz. Mübadiller hiçbir zaman doğup büyüdükleri toprakları unutmazlar, Girit’te Alaçatı’yı yaşatanlar da bu tezi doğruluyor.

Alaçatı Mutfağı’nda neler var?

Sakız ağacının olduğu bir yerde, elbette yemeklere sakız kendine özgü bir tat katıyor.

Hayriye Ertan’ın yöre mutfağına ait gözlemlerini buluyorsunuz bu kitapta.

Kurusıkma, sakızlı yahni, sakızlı muhallebi, bademli-sakızlı kurabiye bunlardan bazıları.

Eski Alaçatı Şarkıları, müziğin, eğlencenin konumunu da bize yeterince anlatıyor.

Sanırım bu iki kitabı okuyunca, Alaçatı’ya gitmek isteyeceksiniz.

Kiminiz sokaklarda dolaşarak, kiminiz sörf yaparak, ama her zaman büyük bir tarihin içinde dolaşarak, buranın zevkini çıkaracaksınız.

Yazımı 1924 mübadili Kostas Abanitakhis’in Alasata Tarihi kitabından bir aşk şarkısı ile noktalamak en uygunu:

"Büyü yapa yapa

büyüledin beni...

Ve kucağında

sarmalanmış

buldum kendimi..."


AlaçatıArgilia’dan Günümüze Bir Mübadele Kasabası A. Nedim Atilla-Nezih Öztüre, Öztüre Yayınları

KİTAPTAN EVLER

Alaçatı kentsel dokusu içerisinde, Batı Anadolu sivil mimarisinin en tipik örneklerini bulabilmekteyiz. Batı Anadolu iklimine uygun çatı yapısı ile taş mimari yapılar görsel bir zenginlik sunmaktadır. Tipik Alaçatı evleri iki katlı olarak planlanmıştır. Sokaklara sıfır, bahçeleri arkada bulunan evler, dışarıdan içeriye girenler için sürprizler sunmaktadır. Geniş iki kanatlı ahşap kapıların görkemli döküm tokmaklarını çalarak gireceğiniz evlerde, geniş bir kapalı sahanlığa ulaşıyorsunuz. işlik olarak da kullanılan bu girişte, yukarı çıkan ahşap merdiven ve diğer mekanlara ulaştıran bir aralık bulunmaktadır. Buradan evin arkasına açılan kapıdan geniş bahçeye ve diğer işliklere geçiş mümkün olmaktadır. Evlerin üst katında yer alan odalar yaşam alanlarını oluşturmaktadır. Evlerin bir kısmında yer alan cumbalar sokakların görünümünü etkilemenin yanı sıra ev içinde yaşayanların dışarıyla bağlantısını sağlayan mimari elemanlar olmuştur.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Sema Rifat Selahattin Hilav ve Paris Mektupları İş Bankası Kültür Yayınları

Kavabata Yasunari Kiraz Çiçekleri Doğan Kitap

Haz: Selim Esen Kendileri Evrensel

Muhsin Ertuğrul Benden Sonra Tufan Olmasın Remzi Kitabevi

Felipe Fernandez-Amresto Yemek İçin Yaşamak İletişim
Yazarın Tüm Yazıları