Rami’ye İstanbul’un en büyük kütüphanesi

İstanbul’un ihtiyacı bir ölçüde karşılanacak. Bu kütüphanenin büyüklüğü haricinde bir özelliği daha olacak. Kitap bağışlamak isteyenlerin kitapları adlarını taşıyan ayrı bir bölümde okurlara sunulacak.

Sanırım 2010’un en kalıcı faaliyeti bu olacak.

Bana İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programını verdiler. Kitapta yapılmış, gerçekleşmiş projeler yer almıyor, yürüyen yapılacak projeler tanıtılıyor.

Program kitabının içinde İstanbul’la beraber kültür başkenti seçilen iki kent hakkında da bilgi yer alıyor:

Pechs ve Ruhr.

Proje başlıkları şöyle sıralanmış:

Kentsel Projeler / Kentsel Uygulamalar / Kültürel Miras ve Müzeler / Görsel Sanatlar / Geleneksel Sanatlar / Klasik Türk Müziği / Müzik ve Opera / Sahne ve Gösteri Sanatları / Sinema Belgesel Animasyon / Edebiyat / Kent Kültürü / Eğitim / Dış İlişkiler / Denizcilik / Turizm ve Tanıtım / Halkla İlişkiler ve Etkinlik / Reklam Pazarlama.

Edebiyat projeleri şu başlıklardan oluşuyor:

Auerbach İstanbul’da (Eylül 2010);

İstanbul uluslararası Şiir Festivali (11-15 Mayıs 2010);

Bizans’tan Günümüze İstanbul Şiirleri (21-27 Mart 2010): 21 Mart Dünya Şiir Günü’nde başlayarak, izleyen 7 gün boyunca İstanbul’un üzerine kurulduğu 7 tepedeki birer tarihi mekânda düzenlenecek, yerli ve yabancı şairlerin yer alacağı birer şiir etkinliği ile Bizans’tan günümüze İstanbul üzerine yazılmış şiirlerin derlenerek kitaplaştırılmasını içeren bir proje.

Avrupa Yazarlar Parlamentosu (9-12 Ekim 2010): Avrupa’nın önemli dil ve kültürlerini temsil eden edebiyat örgütlerinin başkanları, Avrupa Edebiyatı’nın önemli yazarları ve Türkiye’deki edebiyat örgütlerinin temsilcilerinin bir araya geleceği ve Avrupa Edebiyatı, Avrupa Kültürü, Edebiyat ve Gelenekleri, Edebiyatın İşlevi, AB Sürecindeki Türkiye’nin Avrupa ile Kültürel İlişkileri, Bir Edebiyat Müzesi Olarak İstanbul gibi konuların tartışılacağı, İstanbul’un kongre merkezlerinde düzenlenecek oturumlardan oluşan bir edebiyat etkinliği projesi.

* * *

AKM’nin onarılma projesinin gerçekleşmemesinden ise büyük üzüntü duyuyorum.

Ama ayrıntısını öğrendikçe, burada bu yapımı/onarımı önleyen herkesi; doğrusu bir İstanbullu olarak eleştiriyorum.

Murat Tabanlıoğlu’nun hiçbir ücret almadan binayı yenilemesi, babası Hayati Tabanlıoğlu’ya duyduğu saygı ve sevgiden ileri geliyordu.

Bana iletilen bilgiye göre, en yukarıdaki katın lokanta olmasına itirazla başlamış anlaşmazlık.

Ben bu tür binalara lokantaların, kafeteryaların yapılmasını uygun görürüm.

Opera dinleyen, tiyatro seyreden birinin, terasta yemek yemesi, dünyada çok rastlanan bir durumdur ve bunun altından farklı şeyler çıkarmak çok da mantıklı değildir.

AKM’nin tamamlandığı bir 2010 çok daha olumlu olurdu sanırım.

Yurtdışında her yerde İstanbul’la ilgili afişler asılıyor, bir marka kent olması için.

Söz de şu: “İstanbul dünyanın en ilham verici kenti.”

Bu ilhamı hepimize verebilmeli.

* * *

16 Ocak’ta açılış yapılıyor, dilerim başarılı geçsin.