Paylaş
Eylül o büyük sesin ölüm yıldönümü.
İlk cümle şöyle başlıyor:
“2 Aralık 1923’te New York’ta doğdu, Yunanlı ailesi göçmendi, 16 Eylül 1977’de Paris’te öldü.”
Yaşamının ana çizgilerini yazmayacağım, müzikseverlere ayıp olur diye.
Bilmeyen internetten fazlasıyla bilgi edinebilir.
Büyük sanatçıların, yalnız sanatçıların değil her alandaki büyük insanların, ünlülerin sevenlerine karşılık, sevmeyenleri de vardır.
Hele her sevgiye, tutkuya eleştirel bakmayı huy edinmişlerin dilinden, kaleminden özellikle bu takım kurtulamaz. Söze şöyle girerler, “Tamam yetenekli ama”! O ama her şeyi değiştiren ifadedir...
İyi, alçakgönüllü bir Maria Callas dinleyicisiyim!
İtiraf etmem gerekir ki, Callas’ı sevmeyenlerin söylediklerine doğrusu tahammül edemedim.
Kimilerine göre sesi çirkin, kimilerine göre ise oyunculuğu grotesk imiş!
Bakın hangi soruların yanıtı aranıyor, daha doğrusu iddialar arasında bir denge kurulmaya çalışılıyor.
Bir kadın, bir sanatçı olarak nasıldı?
Bir tür fenomen olan kişiliğinden bugüne ne kaldı?
Her sanatçı, her edebiyatçı hakkında sevenleriyle sevmeyenleri arasında duygusal, zaman zaman da belgesel savaş vardır.
***
BEN bir doğulu olarak sevdiğime toz kondurmam!
Hatalarını, yanlış notalarını da bağışlarım.
Onun en önemli hocası Elvira De Hidalgo imiş, müzik tarihimizi bilenler onun Ankara’ya geldiğini, hocalık yaptığını anımsayacaklardır.
Sevgi biraz da fanatik olmaktır.
Bu sayıyı bulup okuyanlar ya da internetten bakanlar, onun CD’lerini yeniden gözden geçirme olanağına kavuşurlar.
Hayatı ile sanatı arasındaki gelgitleri, Master Class’ta seyretmiştim.
İki ayrı tiyatroda sahneye konan oyunun başrollerinin birinde Yıldız Kenter, diğerinde Ayten Gökçer oynamıştı.
Bir sopranonun yükselişinin çalkantılı öyküsünü gördük.
Sayfayı hazırlayan yazarın görüşü, Callas’ın seslendirdiği bir bestecide odaklanıyor: “Puccini kayıtları diğerlerinden daha etkilidir.”
Ama her zaman, her müzik eleştirmeni şu soruyu sormaktan kedini alıkoyamamıştır: “Bu soprano opera dünyasını nasıl değiştirdi?”
Pier Paolo Pasolini’nin ‘Medea’sı da Türkiye’de çekilmişti.
***
YAZARKEN her dinleyişimde ürperdiğim Puccini’nin Un bel di vedremo’sunu dinledim. Dergiyle birlikte verilen CD’de ayrıca Lucia Popp, Elisabeth Söderskröm, Emil Sjögren, Waldemar Thrane de söylüyordu.
Herkesin bayramını kutluyorum. Sağlıklı, güzel günler diliyorum.
Paylaş