Paylaş
Gramophone dergisinde Şeflik Sanatı (The Art of the Conductor) yazısını görünce bu sorular yeniden belleğime düştü.
Şeflerin tekniğini keşfe çıkan bu yazıda, Maris Jansons, Michael Tilson Thomas, Bernard Haitink ve başka şefler de yer alıyor. Bu yazıyı okurken, diskoteğimden bir VHS kaset çıkardım: “Şeflik Sanatı, büyük şefler.”
Kimler var bu VHS videoda: Sergiu Celibidache, Wilhelm Furtwangler, Eric Kleiber, Willem Mengelberg, Evgeny Mnavinski, Charles Munch.
Ünlü şefler hakkında başka ünlü şefler, müzik dünyasından ünlü adlar konuşuyor.
Önce eski ünlülerin birbirleri için söylediklerinden bir seçme yapacağım.
Willem Mengelberg için, taklit edilemez bir marka, diyor bir başka usta.
Yehudi Menuhin, “Furtwangler, müzik dünyasının aristokratıdır” diyor.
Erich Kleiber’den Beethoven’ın 9. Senfoni’sini dinleyenlerin, övgüde yarışmasını da olağan karşılamak lazım.
Videonun iyi yanı şeflerin icralarını da dinlediğiniz için, bir ölçüt elde edebiliyorsunuz. Elbette sanatın her alanında olduğu gibi, kuşaklar arasındaki farkı da bu videodan görüyorsunuz. Özellikle, şeflerin orkestrayı yönetirken kullandıkları vücut diline baktığımda, yeni şeflerle aralarındaki farkı gördüm.
Hele aynı parçaları icra ederken, çeşitlilik yorum zenginliği getiriyor.
ÜNLÜ orkestra şeflerinden Sir Thomas Beecham’ın genel bir kuralı var: “Beraber başla, beraber bitir.”
Sahnedeki vücut diline gelince, ellerin öncelik aldığını belirtmeye gerek yok.
Geoffrey Norris, Valeriy Gergiev’in parmaklarına dikkatimizi çekiyor, Jiri Belohlavek’in kuvvetli vuruşlarına, Gianandrea Noseda’nın aerobik yapar gibi yönetişine dikkatimizi çekiyor.
Orkestra şefinin vücut hareketleri, sahnedeki duruşu acaba bizi ne kadar etkiler? Bir ölçüde görsellik, işitselliği önler mi? Bu yüzden müziği sadece CD’lerden veya uzunçalarlardan dinleyenler bu açıdan haklı mı?
Kiril Karabits’e göre, müzik bir zevki başkalarıyla paylaşmaktır.
Marin Alsop ise, şefin görevinin bestecinin eserini dinleyiciye ulaştırmak olduğunu söylüyor.
Mariss Jansons, bir şefin notaların ötesindekini keşfetmesi gerektiği iddiasında.
Bernard Haitink’in tespitlerine her zaman bağlanmışımdır, vücut dili her şeydir sözünü ben de benimsiyorum. Kendinizi unutun, müzik sizi bulur, demiş.
Genç şeflere tavsiyeleri, bir şefin icra anlayışını özetlemesi açısından ilgi çekici.
Tilson Thomas, bir şefin önce orkestrasının olanaklarını tanıması gerektiğini, çünkü bir parçanın birçok farklı şekilde çalınabileceği görüşünü savunuyor.
Dergide benim en hoşuma giden bölümler orkestra elemanlarının şefleri anlatmaları.
Şefler üzerine okuduğum kitaplar, birer kişilik öyküsü aynı zamanda.
Bu tür yazılar, hem bilgi veriyor hem de şeflerin dünyasını tanıtıyor.
Şimdi şu soruyu kendime soracağım ve yanıtını bulamayacağım. Kişilikler, sahne performansı müziğe dahil mi?
ACABA bizim orkestra şefleri için de böyle bir dosya hazırlanabilir mi?
Yararlandığım kaynaklar: The Art of
Conducting, TELDEC video, The Art of Conductor, Gramophone, Ekim 2012, s. 30.
Paylaş