Alman operasının kurucu eseri. Etkileyici bir aşk hikáyesi.
Aida-Verdi, 1871
19. yüzyılın büyük seyirliklerinden biri. Ariaları ile seviliyor.
Carmen -Bizet, 1875
Melodi zenginliği, konusu ile listenin olmazsa olmazlarından biri.
Nibelungen Halkası -Wagner, 1876
Das Rheingold, Die Walküre, Siegfried, Götterdammerung'dan oluşan bu dörtlü, insanlığın yaratıcılığının en başarılı örneklerinden biri.
La Boheme-Puccini, 1896
En çok sevilen opera. Gözyaşı dökmeyen var mı?
Porgy & Bess -Gershwin, 1935
Önemli bir Amerikan operası.
Peter Grimes -Britten, 1945
Britten'ın şaheseri, İngiliz operasını dünya sahnelerine taşıdı.
Opera severler bu listeden yola çıkıp kendi listelerini gözden geçirebilirler.
* * *
MÜZİK severlerin okuduğu, klasik müziği, yeni müzik akımlarını, kişilerini, yeni çıkan CD, LP ve kasetler hakkındaki değerlendirmeleri yayınlayan İngiliz müzik dergisi Gramophone (nisan sayısı) 80 yıldır okurlarının, ilk günde yazdıkları gibi ‘‘hizmetkárı’’.
Bir müzik dergisinin 80 yıldır yaşaması, aynı kaliteyi koruması, okurlarından ilgi görmesi müzikle ilgili herkesi sevindirir ama Türkiye'de yaşayan meraklılar, kendi ülkelerini düşündüklerinde üzülürler.
Müzik uygarlığın göstergesidir, sözünün geçerliliği olmayan bir ülkede yaşadığımızı fark etmek gerçekten üzücü.
Gramophone'un 1923 Nisan'ındaki ilk sayısı 6000 basılmış.
Editör Compton Mackenzie, Önsöz'ünde derginin amacını şöyle özetliyor:
‘‘Bizim amacımız plak şirketlerini cesaretlendirmek, yeni kuşakların iyi bir müzik kütüphanesi kurabilmelerini sağlamak.’’
Gelelim bize.
Bir klasik müzik dergisini yaşatamıyoruz.
Salonları dolduran bunca seyirci, festivallere para veren bunca müzik sever bir dergiyi yaşatamıyor.
Çünkü ilgilendiğimiz iş konusunda okuma alışkanlığı yok.
Orkestra'nın, yeni çıkan Andante'nin durumları malum.
* * *
MÜZİĞE en çok gereksinim duyduğumuz günleri yaşıyoruz.