Paylaş
Ne yazık ki o da, ideolojik çekiştirmelerin kurbanı olanlardan ve hep eksik ve yanlış değerlendirilenlerden biridir. Yalnız romanlarıyla değil, gazete yazıları, deneme veya diğer yazılarıyla da Türkiye’deki düşünce hareketlerini, imparatorluktan Cumhuriyet’e geçişi doğru teşhislerle tespit etmiştir. Türk inkılâbını değişik açılardan tahlil etmiş, çıkardığı dergilerle de bu çalışmalarını sürdürmüştür. Ne yazık ki ideolojik olarak onunla aynı tarafta olduğunu söyleyenler bile onu doğru anlamamış, sözlerini doğru değerlendirememiştir...
Onun gibi ustaları tanıtmak için, özel sayılar hazırlanması çok yerinde bir girişimdir.
Hece’nin hazırladığı Bir Tereddüdün Aydını Peyami Safa*, umarım bu büyük yazarın daha iyi anlaşılmasını, okunmasını sağlayacaktır.
Bölüm başlıkları şöyle sıralanıyor:
I. Bölüm: Hayatı, Kişiliği, Düşüncesi,
II. Bölüm: Romancılığı, romanları, öyküleri,
III. Bölüm: Yazı ve Eserlerinin Açısı,
IV. Bölüm: Polemikler, Tanıklıklar,
V. Bölüm: Soruşturma,
VI. Bölüm: Kaynakça,
VII. Bölüm: Albüm.
Özel sayının tanıtma yazısında, onun küçük bir yazarlık portresi çizilmiş:
“Peyami Safa Türk edebiyatın en üretken yazarlarından biridir. Hayatını kaleminden kazanan ender yazarlardan. Bu yüzden erken yaşlarda gazeteciliğe bulaşmış –kelimenin tam anlamıyla bulaşmış- gazetelerde başyazı yazmış, günlük fıkralar yazmış, abisiyle birlikte gazete çıkarmış, gazetelerde romanları tefrika edilmiş, Server Bedi imzasıyla çok bilinen polisiye Cingöz Recai serüvenleri yine gazetelerde yayınlanmış, romanlar ve öyküler yazmış, çeviriler yapmış, Kültür Haftası ve Türk Düşüncesi adında iki dergi çıkarmış, çok yönlü bir yazardı o. Belki çok yazmanın verdiği bir alışkanlıkla kıvrak bir kalemi vardır, aynı zamanda iyi bir üslupçudur. Zekâsı dilini sivriltmiş, polemiklere girmiş, hırçın bir polemikçi olarak ün yapmıştır.”
***
MEHMET CAN DOĞAN’ın Kemalist Bir Portre Olarak Peyami Safa yazısı, onun Cumhuriyet’i anlaması, yorumlaması açısından okunması gerekli bir yazı. Yazar, Peyami Safa’nın Türk İnkılâbına Bakışlar kitabını irdeleyerek, değişimi tartışmaya açıyor. Yazarın kitap üzerine yargısı şöyle:
“Türk İnkılâbına Bakışlar’daki söylemi, Avrupamerkezcilik belirler. Bu söylemin kabul görmesi veya yerli bir projeymiş gibi sunulması için olsa gerek Peyami Safa, ‘yeni düşünce, bilgi, san’at ve ahlâk, ne varsa hepsini, bugünkü insanlığın hayatını, tek başına bu Avrupa ve klasik denizin kıyıları yaratmıştır’ (TİB, s., 116) sözüyle yenileşmede mutlak ufuk olarak belirlediği merkeze, tarihsel bir boyut ekler.”
Mehmet Can Doğan’ın incelemesindeki Hilmi Ziya Ülken’e ait saptamalar, onun Türk Düşnüncesi’ndeki yazıların ışığında yapılmıştır. Önceden, “İnkılâbın eskiye hiçbir şey borçlu olmadığını” savunurken, eskilerden örnekler vererek, “İnkılâb bir tekâmül hamlesidir” der.
Orhan Sarıkaya-İ. Murat Öner’in Köprünün Öbür Tarafı: Fatih-Harbiye Romanında Edebî Haritalama yazısındaki öneri bence dikkate alınmalı.
***
BU KAPSAMLI ÖZEL SAYI’nın onu yeniden okumaya açacağı, özellikle genç kuşağı etkileyeceği kanısındayım.
(*) HECE, Bir Tereddüdün Aydını Peyami Safa, Ocak 2015, Sayı: 217.
Paylaş