NEY, Türk musikisinin önemli, insanın ruh dünyasına en yakın enstrümanıdır.
Beşir Ayvazoğlu'nun Neyin Sırrı Hálá Hasret kitabı, bizim neyzenlerimiz üzerine, yalnız meraklısı için değil, genç kuşak için de okunması gereken bir çalışma.
Kitabın başlığının altında şu yazılı:
Bir Meşk silsilesi. Aziz Dede, Emin Dede, Halil Dikmen, Niyazı Sayın.
Eserlerini dinlediğimiz, ney üfleyişleriyle ürperdiğimiz bu kişiler kimdi?
Yalnız bir sazın ustalarını değil, Tük musikisinin tarihinin de bir enstrümanda odaklanmış tarihini bulacaksınız bu kitapta.
*
Neyin Sırrı Hálá Hasret'in başında Mevláná'nın dizelerinden bir kaçını aldım.
‘‘Dinle bu ney nasıl şikáyet ediyor,
ayrılıkları nasıl anlatıyor
Aşk ateşidir ki, neyin içine düşmüştür;
aşk coşkunluğudur ki, meylin içine düşmüştür.
Bu neyin sesi ateştir, hava değil;
kimde bu ateş yoksa yok olsun!’’
Ney, çoğumuzun ses belleğinde, Ramazan'da iftar saatinin başlangıcındaki sazdır.
Neyzen Tevfik'in, Niyazi Sayın'ın, Kudsi Erguner'in CD'leri bu sazı geniş bir müzik sever topluluğunun tanımasını sağlamıştır.
Beşir Ayvazoğlu'nun Önsöz'ünde neyzenlerin başka sanat alanlarındaki ustalıklarından da söz edilmekte, kitapta örnekler verilmektedir:
‘‘Elbette böyle bir kitap, herhangi bir kitap gibi basılmamalı, fotoğraflarla bezenip Emin Dede'nin istifleri, Halil Dikmen'in resimleri ve Niyazı Sayın'ın ebrularıyla zenginleştirilmeli, yani bir albüm-kitap olmalıydı.’’
*
Neyin bir özelliği de, şairleri etkilemesidir. Ney'in efsanesi, neyzenlerin tarihi, edebiyatla müzik arasındaki ilşikiyi ortaya koyması açısından da kitabın okunma alanını genişletmektedir.
Sözgelimi Mehmet Akif, Neyzen Tevfik'ten ders almıştır, ancak şairin bu konuda geldiği yeri bilemiyoruz.
Ayvazoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'da yarattığı Emin Bey ve Tevfik Efendi tiplerini, yakın dostu, ressam ve neyzen Halil Dikmen'den edindiği bilgilerin yardımıyla yazdığını açıklar.
Refik Halit Karay, bir yılbaşı gecesi ney dinledikten sonra şöyle yazar:
‘‘O kadar temizleniyorum ki, biraz sonra kendimi ádeta mukaddes bir mahlûk addetmekten, kendime kendim secdeye varmaktan korkuyorum.’’
*
Ayvazoğlu, neyzenlerin yaşamını, ney üflemekteki ustalıklarını anlatırken, onların çevresiyle ilişkilerini, anıların içinde kişiliklerini de bize aktarıyor.
Gerçekten de belgesillikle roman üslubununu tadı birleşiyor.
Ayrıca onların etkilendikleri ve etkiledikleri kişileri öğrenince, müzik tarihi içindeki yerlerine yerleştirebiliyoruz.
Tanpınar, Emin Dede'yi dinlemiş midir? diye soruyor Ayvazoğlu. Romandan bir parça, ya bir tanıklıkta ya da bir romancının hayal gücü:
‘‘Ve ney üflüyordu. Ney yapıcı ve yıkıcı hilkatin sırrı olmuştu. Her şey, bütün káinat onun nefesinde şekilsiz bir oluş içinde değişiyordu.’’
Halil Dikmen, Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olduktan sonra Paris'te atölye çalışmalarını sürdürmüş tanınmış bir ressam ve bir neyzendi.
Niyazi Sayın'ın usta bir ebru sanatçısı olduğunu, ebrularının da bu kitapta yer aldığını okurlara anımsatmalı.
*
Edebiyatçıların, edebiyat okurlarının mutlaka okuması gereken bir bölüm de Huzur'daki Emin Dede bölümü.
Beşir Ayvazoğlu'nun Neyin Sırrı Hálá Hasret'ini okursanız, ney'i, neyzenleri ney ve Türk edebiyatı ilişkisini, Türk musikisinin önemli kişilerinin yaşamını, sanatlarını öğrenebilirsiniz.
Gerçekten müzik tarihimiz için önemli bir çalışma.