Paylaş
“Fernando Botero sanatının bütün şiirsel gücü, gösterişsiz bir şekilde ve çok küçük değiniler yoluyla da olsa, her resminde ve her heykelinde eksiksiz olarak kendini gösterir. Bu yapıtlarda imgenin, şiirin ve başka bir dünya yaratmadaki olağanüstü yetinin alanında buluruz kendimizi. İmgenin bu gücü gerçekçiliğin yansısı ve düşüncenin metaforudur. (...)
Bütün büyük sanatçılar gibi, Botero da öncelikle kendi zihninde var olan bir sorunun, bir varsayımın özünü yansıtabileceği tarzı bulmaya çalışır. Bu sorun ya da varsayım, sanatçının zihninde yer alır; yaşamak ve hep yeni besin kaynakları bulmak için sanatçının zihnindeki hayallere en uygun, en özlü biçim aracılığıyla kendini dışavurmadan edemez.”
Pera Müzesi’nde açılan sergiyi gezerken bir sanatçının deformasyon anlayışının, yeniden yaratma ile nasıl özdeşleştiğini gördüm.
Birkaç açıdan resimlerini sevdim.
Ölüdoğa’lardaki hayatiyeti sevdim öncelikle... Ölüdoğalara koyduğu, kökenine dair unsurlar oldukça etkileyiciydi örneğin...
Gerek Gitarlı Ölüdoğa’da gerek Piknik’te bir gitar var. Gene belli bir iklimin meyveleri tuvale geçmiş. Meyveli Ölüdoğa da öyle.
Ölüdoğa resimlerinde mutlaka portakal ve muz var.
Botero, aşağıdaki yorumunda, sanatçının her şeye kendi sanat damgasını vurmasını, kişiliğini yansıtmasını anlatıyor:
“Bir elma ya da portakal çizdiğimde, insanların bu elma ya da portakalın bana özgü olduğunu ve onu benim çizdiğimi fark edeceklerini biliyorum; çünkü benim yapmaya çalıştığım şey, çizilen her öğeye, en yalın olanına bile, derin bir inançtan kaynaklanan bir kişilik verebilmektir.”
* * *
UYARLAMALARINI özellikle çok sevdim.
Ustaları anarak ama taklit etmeyerek, onların tanınmış yapıtlarını “kendi kılıyor”.
Latin Amerika kültürü ile Avrupa kültürünü birleştiriyor.
Hangi ustalara saygılarını sunuyor?
Vigee Le Brun, Rubens, Goya, Velasquez, Van Eyck, Rafael.
UStaların, klasik eserlerini yeniden yorumlayarak, onları hem kendisi yeniden anımsıyor, hem de anımsatıyor. Ayrıca bizi sanata dair sorular sormaya yönlendiriyor...
Latin Amerika Yaşamı’nın resimlerini gördüğünüzde, günlük yaşamdan sokağa, siyasal düzene, dikiş atölyelerine kadar ülkesinin bütün öğelerini bulursunuz.
Sokak resminde, ülkesinin Kolombiya’nın tarihini görürsünüz.
Oynayan Çocuklar’a, Plaj’a dikkatle bakın ama Vatikan Banyosu’na odaklanın.
Piskopos, Ruhban Okulu da Botero’nun bir yanını anlamanız için önemli.
Boğa güreşçisi kıyafetinde sanatçının otoportresi ilginizi çekecektir.
Boğa güreşi ve sirk yaşamı resimleri, sanatçının yaşamı, başkalarından etkilenmesi ve gözlemlerinin nasıl resme dönüştüğü açısından bazı ipuçları verebilir.
* * *
BU önemli sergi 18 Temmuz akşamına kadar görülebilir.
Pera Müzesi’ndeki sergi; Salı-Cumartesi 10.00-19.00 / Pazar 12.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Müze pazartesi günleri kapalıdır.
Paylaş