Paylaş
NÁZIM HİKMET KÜLTÜR VE SANAT VAKFI'nın Názım Hikmet'in 100. doğum günü kutlamaları için düzenlediği basın toplantısındaydım.
Ayrıntılı bir dosyanın yanısıra, Názım Hikmet Şarkıları VİDEO CD'sinden den hem onunu şiirlerini kendi sesinden dinledim, hem de bestelenmiş eserlerini tanınmış Türk sanatçılarından.
Názım Hikmet her zaman müzikle ilgilenmiştir, çünkü kendi şiirinin de ritmi vardır.
Názım Hikmet'in 'Kanatları gümüş bir yavru kuş'u Mes'ud Cemil bestelemiştir, onunula mektuplaşmışlar, ondan Türk müziği plakları istemiştir.
Hasan Ferit Alnar için de Puccini'nin 'Toszca' operasının librettosunu yazmaştır.
Kutlama komitesinde bulunduğumdan, gelişmeleri, bu konuda uluslararası çaptaki çalışmaları biliyorum.
2002 yılında Názım Hikmet'e yaraşır bir programla geldi Vakıf önümüze.
Bence bu projenin gerçekleştirilmesi sadece edebiyat ve sanat çevrelerinin değil, iş adamından politikacısına kadar geniş bir kesimin görevidir.
Dünya şiirinin büyük ustası, Türk şiirinin önemli adı için yapılacak çalışmalar, bizim sürgünde ölen büyük bir sanatçımıza gösterdiğimiz ilginin de ölçüsü olacaktır.
Toplantıda konuşan Kültür Bakanı İstemihan Talay, yalnız toplantıya katılanlara değil, bütün Türkiye'ye bir müjde verdi:
‘‘Halkımızın çoğunluğu büyük şairimizin yeniden vatandaşlığa alınmasını arzu etmektedir. Bu sabah İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile bu hususu görüştüm. Sayın bakan bu hususta her türlü yardıma hazır olduğunu söyledi. En kısa zamanda bu konuda yazılı başvuru İçişleri Bakanlığı'na yapılacaktır.’’
Ayrıca bakan, uluslardarası kutlamalar için de UNESCO'ya mektup yazdığını bir kez daha açıkladı.
* * *
VAKIF Genel Sekreteri Kıymet Coşkun, bir ülkenin şairini nasıl andığına dair, tanık olduğu bir kutlamayı da anlattı.
1999 yılı haziran ayında, Názım Hikmet'in ölüm yıldönümü törenlerine katılmak üzere gittiği Moskova'da Rusların büyük şairi Puşkin'in 200. doğum yılı kutlamaları yapılıyormuş.
Bayraklar, flamalar, pankartlarla süslenen caddeler...
Caddelerde kurulan taklar...
Her köşe başına kurulan meydan sahneleri...
Kutlamalar için devlet bütçesinden 2 milyon dolar ayrılmış. Belediyelerin harcadıkları dahil değil.
Üç yüz kitap yayınlanmış. Kitapları yeniden ingilizce, fransızca, almancaya çevrildi.
Şimdi bir sanatçının bu görkemli kutlamasının ardında bir ülkenin şairine sahip çıkması vardır.
Hiç kuşkusuz Názım Hikmet'in özel konumunu düşünürsek, bu kutlamanın anlamını daha iyi alıgılamak gerekir.
Kıymet Coşkun'un Vakıf hakkında verdiği bilgi, kurumu tanımayan biri için de yeterliydi. Şimdiye kadar yaptıkları onlar için yeterince referanstı.
Her meslekten insanlar, bu kutlamanın başarısı için çalışmalıdır.
* * *
2002 ULUSLARARASI NÁZIM HİKMET YILI için ayrıntılı bilgi isteyenlere Názım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın adresini, telefon ve faks numaralarını veriyorum:
Sıraselviler Cad.N0:48 Kat:1 80060 Taksim-İstanbul.Tel.&Faks:(0212)252 63 14-252 63 15
20. YÜZYILIN EN ÇOK KONUŞULAN ADAMI
Názım Hikmet, 20. Yüzyıl'ın en çok konuşulan kimliklerinden biri oldu. İdeolojisi, şiiri, yaşam serüveni, aşkları, özlemleriyle dilimizden düşmedi. Yalnızca Türkiye'de değil, dünya edebiyat çevrelerinin de ilgi odağı oldu Názım. İşte onun için söylenenlerden bir derleme:
NURULLAH ATAÇ
‘‘Bir manzume, bilhassa bir bestedir; manası, yani güfte, o besteyi bulmamıza yardım eden vasıtadan başka bir şey değildir. Nazım Hikmet'in şiirini o manada 'okumak' ise, itiraf edelim ki pek kolay değildir. Şeyh Bedrettin Destanı'nı okuyun, bestesini keşfe çalışın. Bulursanız emeğinize acımazsınız; çünkü bulacağınız ahenk gerçekten asil bir ahenktir.’’
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
‘‘Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun / Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün / Şiirin gökyüzü gibi herkesin / Sen Kızılırmak'casına bizimsin/ En büyük demircisi dilimizin / Canımız ciğerimizsin’’
ATTİLA İLHAN
‘‘gördün sessizce buluştuğunu názım'la nedim'in / lacivert ıssızlığında yıldızlı bir serviliğin / birinin elinde váridat'ı simavnalı bedreddin'in / birinin ağzında gül elinde mey kásesi vardı.’’
AZİZ NESİN
‘‘Ne yazık, Türkiye'de ulusallığı aşıp evrenselleşmiş değerlerimizin sayısı çok azdır. Lütfen sayar mısınız? Nedenleri ne olursa olsun, büyük Yunus bile dünyada yeterince tanınmış bir şairimiz değildir... Her yerde söylediğim şu: 'Dünyanın neresine giderseniz gidin, Türkiye denilince şu üç adı bilirler: Nasreddin Hoca, Mustafa Kemal, Názım Hikmet...’’
LOUIS ARAGON
‘‘Hayır, yazamam, şimdi olmaz, rica ederim. Bırakın benim için bütünüyle ölsün, yoksa, daha önce, altmış yaşındaki bu delikanlı, bu sarışın boğa, ne hapisanenin, ne hastalığın, ne yaşın etkileyebildiği bu insan içimde terütaze yaşadıkça hiçbir şey yazamam. Şimdi olmaz. Daha sonra. Söz veriyorum size, yazacağım, hatta bu dergide, daha başka bir konu üzerine: Ölümünden değil, yaşamından söz edeceğim.’’
PABLO NERUDA
‘‘Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır / senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya. / Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın, / senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? / Teşekkürler, böyle olduğun için! Teşekkürler o ateş için / Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.’’
JEAN-PAUL SARTRE
‘‘Vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde hizmet etmek ama hiçbir şeyi görmezden gelmek istemiyorum. Biliyordu ki, insan yapılacak birşeydir ve hiçbir yerde yapılmamıştır. Gerekli olan, durmadan düşmanla savaşarak kendi kendini yaratmıştır: Sözün kısası, Pascal'ın Hristiyan için dediği ve bugün militan için, Nazım Hikmet dolayısıyla aydın militan için denilebileceği gibi, 'asla uyumamak' gerekliydi. O asla uyumadı. Harikulade olan şudur ki, ölüm onun ilk ve son uykusu oldu.
Paylaş