Paylaş
Ne yazık ki günübirlik telaş içinde önemli bilgi ve kişiler unutulmaktadır. Müzik tarihimizi oluşturanları unutursak varacağımız yargılar yetersiz kalır. Serhan Yedig’in çalışması “Öncü Virtüözler Şaşırtıcı Öyküler” başlığını taşıyor. İlk sayfada bir gönderme var.
“TRT Radyo-3 programcılarından Nurhan Olcayto’nun (1943-2021) anısına...”
Önsözde bu tür kitapların neden çok gerekli olduğunu belirtiyor, Yedig:
“Nice değerlerin ancak öldükten sonra teessürle anılması, bazı değerlerin ise öldükten sonra da kasten unutturulmak istenmesi her nedense sanat tarihinin bedbaht kaderlerinden olagelmiştir!” Mahmut Ragup Gazimihal, 1955’te yayımlanan kitabı ‘Türk Askeri Muzikaları Tarihi’nde dile getiriyor bu sitemini. Aradan geçen yaklaşık üç çeyrek asrın, durumu değiştirdiği söylenemez.
2019’da piyanist Ayşegül Sarıca’nın biyografisini hazırlarken Osmanlı İmparatorluğu’nun son, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dünya sahnelerine çıkmayı başaran, konserleri Avrupa-ABD basınına yansımış öncü virtüözlerimiz hakkında bilgi araştırmıştım. Kaynakların çok sınırlı kaldığını, üstelik hatalı bilgiler içerdiğini görmüştüm. Nihayet 2010’da Evren Kutlay, ‘Osmanlı’nın Avrupalı Müzisyenleri’nde ‘Batı Müziğinin Osmanlı/Türk Temsilcileri’ başlığı altında bazı öncü virtüözlere de değinmişti. Türkçe’de ilk kez gün ışığına çıkan birçok verinin yanı sıra geçmişin metinlerinden teyit edilmemiş kimi bilgileri de aktarmıştı. Bazı portreler kaynak yetersizliğinden tamamlanamamıştı.
Sarıca kitabı için kaynak taraması yaptığım günlerde, The Times’ın arşivinde 1900 yılında İstanbullu Faik Della Sudda hakkında yayımlanmış haberi ilgiyle okumuş, ismine Türkçe müzik ansiklopedilerinde rastlayamayınca hayrete düşmüştüm.
Dünya sahnelerine çıkan ilk Batı müziği virtüözlerimizden bazılarının öykülerini ne yazık ki detaylandıramadım. Örneğin, 1850’lerde Prag Konservatuvarı’ndaki eğitiminin ardından Avrupa turnesine çıkan, V. Murad ve II. Abdülhamit’e müzik dersi veren İzmirli piyanist Augusto Lombardi’nin izini, çevrimiçi erişime açılan dönemin Fransız, İngiliz ve Alman gazetelerinde bulamadım. Sadece Pera konserleri hakkında bilgiye ulaşabildim.
Bu kitabın, tarihin tozlu raflarında keşfedilmeyi bekleyen diğer öncü virtüözlerimiz ve bestecilerimizin dünya sahnelerindeki başarılarının gün ışığına çıkarılması, Türkçe kaynaklarda kayda geçirilmesi açısından genç araştırmacılara esin vermesini diliyorum.”
Kitaptan birkaç değerli ismi paylaşıyorum:
CHARLES HENRY WONDRA
İstanbul doğumlu öncü uluslararası keman virtüözümüz Charles Henri Wondra, namı diğer Vondra Bey, Viyana Konservatuvarı’ndaki eğitimini 1881’de birincilik derecesiyle tamamladığında 14 yaşındaydı. Doğduğu şehre döndü, Sultan 2. Abdülhamid’in başkemancılığını üstlendi. İstanbul’un ilk oda müziği derneğini kurdu, gelecekte modern Türkiye’nin keman ekolünü oluşturacak yetenekli gençlerin yetişmesini sağladı. 37 yaşında hayata veda ettiğinde geriye ne mezarı kaldı ne de başarılarını eksiksiz kayda geçiren bir biyografi...
VİCTOR RADEGLİA
Piyanist, orkestra şefi, besteci Victor François Barthelemy Radeglia, Paris Konservatuvarı’nın İstanbullu ikinci mezunuydu. 23 yaşında bestelediği ilk operasıyla İtalya’da yankı uyandırmıştı. 1902’de ikinci operasıyla Milano ve Torino’da büyük yankı uyandırması, Osmanlı’nın Avrupa’da sahnelenen ilk operasını bestelemesi, ilk konservatuvarımızın kuruluşunda rol alması... Radeglia’nın müzik tarihimizde hakkıyla yer almasını sağlayamadı...
FAİK DELLA SUDDA
İstanbullu ilk uluslararası piyano virtüözü Faik Della Sudda, 19’uncu yüzyılın sonunda Avrupa başkentlerinde sahneye çıkmış, konserleri İngiliz basınına “Üstün yetenekli Türk”, “Piyanonun harika ustaları arasında” gibi övgülerle, besteleri ise “gayet zarif ve renkli” gibi değerlendirmelerle yansımıştı. Henüz hayattayken unutulan Faik Bey’in başarıları ölümünden 70 yıl sonra ortaya çıktı, kapsamlı biyografisi ise 81 yıl sonra yayımlandı.
(KDY Yayınları, kdy.kitapyurdu.com)
Paylaş