Doğan Hızlan: Müziğin milliyetçisi olmaz

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Nuriye Akman'ın Sağlık Bakanı Osman Durmuş'la yaptığı röportajda (5-6 Eylül 1999, Sabah), Durmuş'un müzik çeşitleri konusunda söyledikleri beni şaşırttı.

Hele Cumhuriyet Türkiye'sinin bir bakanının çok sesli müziği zararlı bir bağımlılık gibi göstermesi, bunca yıldır verdiğimiz çok sesli müzik yolculuğunda bir arpa boyu gidip gitmediğimiz şüphesine düşürdü beni.

Müziğin üzerinden ulusçuluğun izdüşümünü kaldırmalı. Sanatların en evrenselini sınırların içine hapsetmenin ne anlamı var, ne de geçerliği.

Röportajın müzik bölümüne odaklanalım:

‘‘Nuriye Akman- Müzikle aranız nasıl?

Osman Durmuş - Müziği çok severim. Özellikle Türk sanat müziği, hatta halk müziği. Batı müaziği de dinlerim ama alışkanlık yapar diye de kendi müziğimize ağırlık verdim.

Nuriye Akman - Batı müziği kötü bir alışkanlık mı?

Osman Durmuş - Birilerinin bir şeye direnmesi lazım. Müzik insanı kolayce etkiler ve yozlaşırsınız. Bazı kültür değerlerinin korunması lazım. Çok batı müziği dinlerseniz alışkanlıklarınız değişir. Kalıcı bir yer bırakır içinizde ve Türk müziğini dinlememeye, aşağılamaya başlarsınız.’’

***

MÜZİĞE direnme sözünü pek anlamadım. Müziğe kendimizi bırakacağımıza neden karşı koyacağız?

Zararlı yanı ne?

Müzik konusundaki tercihlerimizin açacağı yozlaşmayı yorumlayamıyorum bile.

Osman Durmuş, belli tür müziklerin, kulak ve zevk yozlaşmasına yol açacağı görüşünde olabilir ama bunun kültür değerlerinin yozlaşmasına kadar gitmesi biraz hayalcilik değil de nedir?

Aksine biz müzik çeşidimizin çokluğuyla, ses çoğulculuğumuzla övünüyoruz. Müzik yazılarımızın ardındaki uygarlık felsefesi budur.

Osman Durmuş'a sormak gerekiyor.

Batı müziğinden hangi tür müziği kastediyor.

Ben çeşitli türlerde müzik dinlerim, Türk toplumunun ses kanavasını anlayabilmek amacıyla.

Yoksa tercihim klasik Türk sanat müziği ve klasik Batı müziğidir.

Atatürk, Cumhuriyet rejimini kurduğunda, bütüncül bir Avrupa uygarlığını benimsetmek istiyordu.

Önemliler listesinin birinci sırasında çok sesli müzik vardı.

Türk Beşleri'ni, onları izleyen diğer Türk bestecilerini, yozlaştıranlar kampına atamayız.

Onlar batıdan öğrendiklerini, bizim ezgilerimizle zenginleştirdiler.

Sayın bakan müziğe yozlaştırma kavramından bakmasın, eğer iyi müzik dinledikten sonra kötüye tahammül edemiyorsa, bunu yozlaşmaya değil, bir zevk kalitesine versin.

Batı müziğini çok dinlerim ama türkülerime de yabancılaşmadım.

Itri'nin Nevakárı'nın tek sesli icrasını da seviyorum, Necil Kázım Akses'in çok sesli ‘‘Itri'nin nevakarı üzerine scherzo’’sunu da.

‘‘Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar’’ı otantik haliyle dinlerken hüzünleniyorum.

Soprano Remziye Alper Tanrıkulu'nun çok sesli icrası da beni bir başka türlü etkiliyor.

Osman Durmuş'un müzik üzerine söylediklerine Sanatçı Tepkileri'ne Milliyet Gazetesi yer vermiş. (7 Eylül 1999, Milliyet)

Batı müziği konusundaki iddialara cevap verenler listesinde bir tek klasik müzikçi yok. Batı müziği bestecilerinden, icracılarından, eleştirmenlerinden teki, bu sayfada yer almamış.

Oysa suçlamanın muhatabı onlar değil di ki!

***

OSMAN Durmuş'a bir tavsiyede bulunacağım.

Klasik batı müziği dinleyen yozlaşmaz.

Ancak yoz müziğe kulakları tahammül edemez.

Kendimden bilirim.



Yazarın Tüm Yazıları