Paylaş
Sağ el sürekli telefonda, kulaklarda da kulaklıklar.
İşyerlerinde bile görüntü bundan farklı değil, telefon zorunluluğu yüzünden tek kulaklık kullanılıyor.
Arife günü D&R’ı gezerken kitap kadar, elektronik eşya vardı vitrinlerde.
Ben bunu yapanlardan söz ederken, geçmişte ben de Schaub Lorenz radyo, sonra da kaset teypten tek kulaklıkla müzik dinlerdim. Onun için de gereksiz ziyaretçilerin hezeyanlarını da duymaktan kurtulurdum.
Onların günahını mı aldım nedir, sonra yıllarca kulak aleti kullandım.
D&R’da CD bölümünü gezerken çeşitli adlarda Batı müziği seçmeleri gördüm.
Sanki çalışırken, otomobil kullanırken, sabah kahvaltısı ederken, akşam emeği yerken ayrı müzik dinlenirmiş gibi.
Şöyle bir göz ucuyla baktım, kapaktaki yazılardan birkaçını sıraladığımda, belki sizin de dikkatinizi çeker:
Parçaları inceledim, birçok beste ticari amaçla sanki o durumlara özgüymüş gibi, çeşitlere ayrılmış.
Başka CD’ler de vardı, çağlayanların, rüzgârın sesinin olduğu CD’ler.
Su sesinin tedavi eden yönünü hepimiz kabul ediyoruz, Edirne Darüşşifası bunun örneğidir.
Elbet müzik çeşitleri yapılabilir:
Otomobil kullanırken Wagner dinlenmez, çünkü insanın aklına filmdeki uçakların aşağıyı taradığı sahne gelir.
Bakın Dört Mevsim ideal bir seçimdir, mevsimine göre otomobilinizdeki CD’ye koyabilirsiniz.
Enstrümantal parçalar da tercih edilebilir.
Bence çocuklu bir ailenin çocuklar için yapılmış CD’leri otomobillerinde çalmasını salık veririm. Çocuklara müzik terbiyesi verilmesi açısından yararlıdır.
Mozart’ı, Debussy’yi unutmayın.
***
ÇOCUKLAR için Batı müziğinden seçmeleri bulabilirsiniz ama Türk müziğinin bu tür seçmelerine az rastladım.
Bestelerin enstrümantal icraları bir açıdan dinletilebilir. Ama ben kulaklarına Türk müziği parçalarının da ulaşmasını istiyorum.
Radyolarda, televizyonlarda izahlı müzik programları yok. Özel televizyonlar bu tür programlara iltifat ve itibar etmiyorlar. Görev TRT’ye düşüyor.
Ben de zaman zaman kulaklıkla müzik dinlesem de zevk almıyorum. Çünkü müziğin bulunduğum mekânı kuşatmasını istiyorum, tınısının yayılması hoşuma gidiyor.
Yıllar önce otomobilde müziği Philips marka 45’lik çalardan dinlerdik.
Daha sonra Walkman icat edildi, müzik yanımızdaydı, öyle bir Walkman almıştım ki, konser salonunun önünden geçerken stüdyo kaydı netliğinde kayıt yapardı.
Sonra Discman’i dinlemeye başladık gene omzumuza asılıydı, yanında CD’ler taşınırdı.
Bütün bu teknolojik gelişmelerde pikaplar kullanılmaz olmuştu. Benim long play’lerimle dalga geçerlerdi.
Gelin görün ki, yıllar sonra gene long play’ler çalınır oldu, onun sesini gerçek müzikseverler yeni aletlerde bulamadılar, şimdi her yeni kaydın long play’i çıkıyor.
D&R’larda pikaplar satılıyor, binlerce dolarlık, binlerce Euro’luk pikaplar müzik dergilerinde listelere giriyor.
Sevgili dostum Fuat Çelebioğlu, WhatsApp’ıma Türk müziğinin mücevher icralarını gönderiyor.
Nevzat Atlığ’ın korosunun kayıtları da artık internette.
Şimdi masamdan kalktım, pikabıma Juan Crisostomo Arriaga’nın Razumovsky Dörtlüsü’nün çaldığı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nü koydum.
Long play’imi antistatik fırçayla sildim, kadifeyle okşadım.
İğneme de gene antistatik tabancamı sıktım.
Artık yerime oturup dinlemeyi hak etmiştim.
***
MÜZİĞİ ihmal etmeyin, nerede olursanız olun, nasıl dinlerseniz dinleyin.
Paylaş