Doğan Hızlan: Müze'de bir akşam yemeği

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

PARİS

JACQUEMART-ANDRE Müzesi'nde yedik akşam yemeğini.

İstanbul'dan gelen konuklar ile Fransa'nın tanınmış kişileri birarada ve Osmanlı seramiklerine eşlik ederek tadına varmaya çalıştık.

Müzelerde, tarihi mekanlarda müzik dinlemeyi, yemek yemeyi çok severim.

Fanilikle ebedilik arasındaki çizgide bir ip cambazı gibiyimdir bu anlarda.

Sanatın bütün çağlara günlük kaygılardan azade dünyaya, insanlara hükmedişinden garip bir haz duyarım.

Çinileri, seramikleri yapan ustalar, zamansız bir coğrafyada bizle beraber olduklarını biliyorlar mıdır acaba?

Yemek yerken, su içerken o seramiklere bakmak hatırımıza geldi mi acaba? Onların arkasındaki hayatların hikáyesi çoktan unutuldu gitti.

Gri bir gök altında, Paris ilkbaharında seramiklerdeki renk cümbüşü ile vitrinlerdeki renkleri, belleğimdeki bir renk ıskalasında birleştirmeye çalışıyorum, birdenbire gözümün önünde bir renk kuşağı beliriyor.

Onun altından koşarak geçmek istiyorum, inanış doğruysa bir anda tezgáhının başında bir çini ustası olabilirim.

Duvarlarda tabloları asılı ressamlarla renkleri tartışırım.

Doğu'yla Batı'nın buluşmasının kesiştiği Rönesans'ta buluşuruz.

Her sanat eserini, dönemi kadar onu kullanan tabaka, sınıf da belirler; belki de sanat tarihine yeni bir ölçüt armağan eder.

İznik, Kütahya, Çanakkale...

Üçü de seramiğin, Osmanlı'nın siyasal, toplumsal yükseliş ve çöküşüne paralel bir hayat sürer.

* * *

DAVETLER, yeni dostluklar, yeni dünyalar demektir.

Hotel de la Tremoille'un lobisinde Mordo Dinar'la konuşuyorum. Fazıl Say'ın bugüne gelmesindeki felsefeyi ona aşılamış kişi. Çalıyor ve dinliyor. Dünyanın ünlü müzikçileriyle dost.

Çok sesli müziğe ilgisizlikten yakınıyor.

Bir anısını nakledeyim:

Mordo Dinar, ünlü soprano Maria Callas'ın piyanosunu satın almış. Fakat piyano o kadar eskimiş ki, akordçusu illallah demiş.

O da piyanoyu satmış, yerine Londra'dan bir Beckstein piyano almış.

Bir akşam televizyonda Maria Callas'ı dinlemiş, o ilahi sese ihanet ettiği duygusu sabaha kadar içini kemirmiş. Ertesi sabah erkenden, piyanoyu sattığı adama gitmiş, iki misli parayla geri almış.

Maria Callas'ın piyanosu şimdi nerede, diye soracaksınız.

Mordo Dinar'ın yatak odasında.

* * *

YAZIMI katalogdaki bir notla bitireyim:

‘‘Bugün Türkiye'de Osmanlı çini ve seramiklerine duyulan ve gitgide artan ilgiye Koç Ailesi tarafından kurumsal bir nitelik kazandırılmıştır.

Sadberk Hanım Müzesi'nde sergilenmekte olan İznik koleksiyonu, Sevgi Gönül'ün katkılarıyla zenginleşmiştir. Suna ve İnan Kıraç'ın özel koleksiyonunda da Kütahya ve Çanakkale seramikleri bulunmaktadır.

İznik, Kütahya ve Çanakkale çini ve seramiklerinden seçme parçalar Paris'te bu sergi için bir araya getirilmiştir.’’

Özel koleksiyonların önemine, işlevine bir kez daha dikkat çekerim.

Yazarın Tüm Yazıları