Milli Mücadele’nin üç Matahari’si

YABANCI okullarda iyi öğrenim görmüş üç güzel, alımlı kız. Perihan, Neriman, Ümran. Babaları eski Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Hulusi Bey.

Çamlıca'da bir köşk, köşke gelip gidenler, değişik siyasal tercihleri savunuyor.

Kimileri İmparatorluğu, kimileri Milli Mücadele'yi, kimileri de manda'yı. İşgal altındaki İstanbul'da yakışıklı Fransız ve İngiliz subayları. Güzel kızlarla arkadaşlıktan hoşnutlar. Üstelik dillerini bilenlerle daha yakın arkadaşlık kurabiliyorlar. Flörte varan.

Köşkün ve kızların durumunu romandaki bir bölüm aracılığıyla tasvir edelim:

‘‘1920 yılının güzel bir bahar günü Hulusi Bey köşkte görkemli bir parti düzenledi. Bu resepsiyon mevsimin ilk büyük toplantısı olacak ve İstanbul'daki en üst düzeydeki işgal kuvvetleri temsilcileriyle Kabine'nin ünlü bakanlarını ve Hürriyet İtilaf Partisi'nin ileri gelenlerini bir araya getirecekti.

Servisi yapmak için Pera Palas'tan Rum ve Ermeni garsonlar getirilmişti.

Handan Hanım kızlarını da seferber etmişti.

Kızların üçü de o yıllardaki yaygın modaya uyarak saçlarını koyu renk fularla bağlamışlar, alınlarının üstünde birer perçem saçı bırakmışlar, kulaklarını da birer lüle saçla örtmüşlerdi.

Gerdanları da bir hayli açıktı. Ayaklarında yüksek topuklu zarif ayakkabılar vardı.’’

A
ŞK DA VAR EROTİZM DE

Partide kurulan dostlukla, üç güzel kız, İstanbul'daki gizli direniş örgütleriyle iş birliği yaparak, İngilizlerden ve Fransızlardan önemli bilgiler sızdırmışlar, silah depolarındaki silahların Anadolu'ya sevkini sağlamışlar.

Hariciye Nazırı babaları, işgalden pek şikáyetçi değil. Verdiği davetlerle bunu ispatlıyor. Hálá siyasal umudu tükenmiş değil.

Hıfzı Topuz'un yeni romanı Milli Mücadele'de Çamlıca'nın Üç Gülü, yakın tarihimizin, yaşama ve ihanet temposu yüksek bir dönemini işliyor.

Tarihi romanda; belgesel gerçeklerle roman kurgusu bazen birleşir bazen ayrılır. Topuz'un romanında da bu kural geçerli. Romancı, bizi, bu sarmal tarihi yolculuğa çıkarırken, her okur romanı yeniden kurgulayabilir.

Romancıya göre bu üç kız yaşadı, belki de Yesari Asım Arsoy'un ünlü Biz Çamlıca'nın Üç Gülüyüz şarkısının ilham perileri onlardı. Kitapta notası da var. Fotoğraflar da esere ayrı bir inandırıcılık dozu katıyor.

Romanın kapağındaki üç kadının kimlik araştırmasıyla başlamalı işe.

Biri araştırmacı Burhan Oğuz'un annesi, ikincisi romancının genç yaşta veremden ölen teyzesinin kızı, diğeri bir albümden...

Çamlıca'da böyle bir köşk var mıydı? Yıldız Kenter'in verdiği bilgiye göre, bugün başka bir binanın yükseldiği yerde köşk bulunuyordu. Kişileri, ünlü sanatçı hayal meyal hatırlıyor.

Romanda Milli Mücadele'nin gerçek kişileri ve gerçek tarihi, roman yapısının içine yedirilmiş. Böylece gerçek tarihi de öğrenerek, roman kişilerini onların içine yerleştirebiliyorsunuz.

Hıfzı Topuz romandan önce yaptığı araştırmalarla, gerçeklik payını büyük oranda artırmış.

Kuru tarihi bilginin okunurluk oranı azdır, oysa Hıfzı Topuz bu tarihi temel üzerine kendi deyimiyle bir tarihsel roman yazmış ama insan gerçeğinin en önemli yönünü, aşkı, erotizmi de ihmal etmemiş.

Romanda, bir çok şiiri dilimize çevrilen ünlü Fransız şair Jacques Prevert'in de Milli Mücadele'yle ilgili anıları yer alıyor.

İlişkilerin, siyasal tartışmaların, kutuplaşmaların başladığı tarihten bugüne, insan serüvenini, roman bağlamında da olsa okumalı. Hıfzı Topuz'un romanını o özelliğiyle beğendim. Tarihsel romanlar, özellikle okura, hele hele genç kuşağa yakın tarihimizi öğretiyor. Roman türünü zedelemeden, yaralamadan .

GERÇEK Mİ KURGU MU?

Romandaki Amerikan Mandası bölümü çok ustaca yazılmış. Manda tartışmalarının, belgelerinin bilgilerini bugün okuduğumuzda, insana zaman zaman bir mizah romanından sayfalar gibi geldiğini hissedeceksiniz.

Hele Sultan'ın Filipinler'deki Sünni Müslümanlara niçin fetva gönderilmesi gerektiğini Şeyhülislam'a anlattığı bölümü bir okuyun:

‘‘Bu fetvayı Sulu Müslümanlarına göndereceğiz. Şöyle diyeceksiniz: Katolik olan İspanyollar İsa putuna taptıkları için müşriktirler (yani, kendilerini Tarı'ya ortak sayarlar). Onlara yardım edilmez. Protestan olan Amerikalılar ise puta tapmazlar. Onların dini İslámiyete daha yakındır. Müslüman Sulu halkının Amerikan asakirine (askerlerine) karşı koymadan onlara yardım etmeleri caiz midir? Elcevap, caizdir.’’

Romanın sonunda Gerçek mi, Kurgu mu? bölümü, roman anlayışının anahtarı mıdır? Zevkle okuyacağınız başarılı bir tarihsel roman.


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Kaybolan Sesler D. Nettle&S. Romaine Oğlak

Hayatın Kaynağı Ayn Rand Plato

İstanbul Yazıları Kevork Pamukciyan Aras

Düşünen Hayvan Marc Bekoff Kitap

Aptal Dünya Sevgi Özel Bilgi
Yazarın Tüm Yazıları