OBEN KIRDÖK'ün (DHA) haberini okuyunca, televizyon dizileriyle tiyatro ve tiyatro sanatçıları arasındaki olumlu ilişkileri yazmayı gerekli buldum.
Önce haberi okuyun:
‘‘Adana Devlet Tiyatrosu Müdürü Mustafa Kurt, televizyon dizilerine yoğun ilgi nedeniyle, bu sezon tiyatro izleyicisi sayısında düşüş olduğunu söyledi.’’
Kurt'a göre, seyirciler dizilere kilitlendiğinden, tiyatro cazibesini yitirmiş.
Kurt'un görüşü doğrultusunda alınacak tek önlem var: Dizileri yasaklayıp, zorla seyirciyi tiyatroya göndermek.
Hatta despotik yönetimlerde yapıldığı gibi, herkesin bordrosundan belli bir miktarı kesip tiyatro bileti vermek.
Dizilerin birçok açıdan tiyatromuza, tiyatrocumuza yararı olduğunu söylemek için, uzun bir araştırmaya gerek yok. Ne var ki tiyatro dünyasından güvendiğim bazı adlar beni bilgilendirdi, çeşitli açılardan olumlu yönlerini sıraladılar.
Eğitimli tiyatroculardan Mehmet Ali Alabora, ününü televizyon dizileriyle yaptı. William Shakespeare'in Hırçın Kızı'nda ona rol verdiler.
Hırçın Kız rolünü de Meltem Cumbul üstlendi.
Sanırım tiyatro yönetimi, bu iki oyuncunun popülerliğinden yararlanarak seyirci sayısını artırdı.
Tiyatro yönetmenleri, oyuncuları yeni bir çalışma alanı keşfederek, kazandıkları ek parayla hayat standartlarını yükselttiler, böylece de kendilerine daha çok güvenen, daha çok seyirciye ulaşabilen bir kimlik kazandılar.
Dizilerde sanatçıları seyredenler, tiyatrosuna da gittiler.
Artık her şeyde olduğu gibi, özellikle televizyon yerel şöhretler dönemini kapatıp ulusal starlar dönemini başlattı.
* * *
BUGÜN dizilerde gördüğünüz, popülerlik kazanan nice ad, yıllardır tiyatroya emek veren, adları yalnızca vefalı seyircileri tarafından bilinen kişilerdi, sayılı seyirci dairesinin içine hapsolmuşlardı.
AST'ın as oyuncularından Altan Erkekli, dizilerden sonra ünlendi, yalnız dizilerin, tiyatronun değil, filmlerin de aranılır, beğenilir bir oyuncusu oldu.
Dizilerin; tiyatro oyuncularına bir başka deneyimi kazandırdığını söyledi bir sinema yönetmeni arkadaşım.
Tiyatro spotlar altındaydı, burada kamera karşısında ustalıklarını kanıtlayarak, onu da öğrenerek, iyi bir sinema sanatçısı olma özelliği de kazandılar.
Son örnekler bu görüşü destekler nitelikte.
Vizontele Tuuba'nın da, Karşılaşma'nın da başarılı oyuncuları tiyatro dünyasından.
Artık karşılıklı etkileşim çağı. Dizileri tiyatro engelleyicisi olarak görmek yanlış bir zihniyet.
Tiyatronun altın çağı diye nitelendirilen 1960'larda televizyon yoktu, diziler yoktu, VCD'ler, DVD'ler yoktu.
Bugünün tiyatro yöneticisi, ortamı da düşünmek zorunda.
* * *
SAYIN Kurt, rekabeti bu şartlarda yürüteceğini öğrenmek zorunda.