Melih Bey anıları

MELİH CEVDET ANDAY'ın ardından; şiiri, az da olsa romanı ve tiyatrosu üzerine yazıldı.

Ben tanıdığım Melih Cevdet Anday'lı anıları yazacağım.

Yazarların, şairlerin eserleri ebediyen yaşar ama kişiliklerini ancak onu tanıyanlar anlatabilir.

Onun çok iyi bir konuşmacı olduğunu, yazı dili kadar konuşma dilinde de usta olduğunu az kişi bilir. Konuşmalarındaki sağlam mantığı, gizli ironiyi ben çok severdim.

Başından geçenleri, anıları, anekdotları fıkra türünün içine yerleştirip anlatırken, sizin gözünüzün içine bakar, onu anlayıp anlamadığınızı, algılayıp algılamadığınızı sınardı. Gülmez, çok ciddi bir konu üzerine düşüncelerini açıklar gibi bir görünüşü vardı o sırada. Çünkü sizin de fıkranın içindeki özü, tadı bölüşmenizi beklerdi. Anladığınızı belirten tek bir sözcük bile onun için yeterliydi. O zaman ardından gülerdi. Yoksa, öyle değil mi efendim, deyip lafı kapatırdı.

İğneli dilinin en güzel örneklerini söyleşilerinde buldum.

Çünkü onun için fıkra, içki masalarında, dost meclislerinde tüketilecek yüzeysellikte bir meta değildi. Büyük ölçüde bir IQ testiydi.

Hele kuşakdaşları, dostları için yaptığı saptamalar, bir iki cümlede çizilmiş portrelerdi.

Cumhuriyet'te Nadir Nadi'nin, Sami Karaören'in odasındaki konuşmalarını unutamıyorum.

* * *

MELİH CEVDET ANDAY'
ın Raziye kitabı yayınlanmıştı. Ben de o sırada TRT'de prodüktör Oray Tuğlan ile birlikte hazırladığımız radyo kitap programında Raziye'yi tanıttım.

Raziye, İstanbul'dan ayrılarak güneyde yaşamaya başlayan bir siyasal sürgünün romanıydı.

Tanıtmaların başına da müzik koyuyoruz. Ben de tanıtmanın başına bir Antalya türküsü koydum:

‘‘Antalya'nın mor üzümü/ Sarsam imamın kızını.’’

Melih Cevdet Anday
gibi çoksesli müziği seven, bilen, dinleyen birinin bu türküyü sevemeyeceğini tahmin edersiniz.

Bir şey söylemedi... Ancak bir gün karşılaştığımızda, o türküyü çok mu seversiniz, diye bir soru sordu.

Tavrını açıklamıştı.

Nermin Menemencioğlu ile Fahir İz'in hazırlayıp Penguin Yayınları arasında çıkan Contemporary Turkish Verse antolojisinde, şairler hakkında Menemencioğlu ve İz tek tek görüşlerini yazmışlardı.

Melih Cevdet Anday bölümünde ise parantez içinde; benim Papirüs'te yayınlanan yazımdan alıntı konulmuştu.

Ben de dostlarıma bunu şöyle yorumladım:

Melih Bey titizdir, her yazıyı beğenmez, herhalde onay alınmış ki bu yazıyı koydular. Birisi dedi ki, Melih Bey bazen kızar, şimşekleri senin çekmen için böyle yapılmıştır.

Bunun ardından bir gün Viláyet'in karşısındaki Viláyet Han'da bulunan Memet Fuat'ın de yayınevi'ne çıkarken, onu aynı hanın girişindeki lokantada yemek yerken gördüm.

Göz göze geldik, yanına gittim.

Tek cümlesiyle cevap verdi:

Ben sizin o yazınızı çok beğenmiştim.

Aydın Doğan Vakfı Ödülü'
nü aldıktan sonra evine televizyon için konuşmaya gittim. Kadıköy'deki evin penceresinden sokağa bakıyormuş çoğu zaman. Eğlencesiymiş.

‘‘Çünkü’’ dedi, ‘‘buradan geçenlere bakıyorum, onlara bir meslek ve bir hayat yakıştırıyorum’’.

* * *

OKUMANIN
ötesinde onu tanımanın güzelliğini, mutluluğunu ileteyim dedim size.
Yazarın Tüm Yazıları