Paylaş
“Gelenekten Geleceğe Türk Edebiyatı” genel başlığını taşıyan kurultayın açılışında romancılar, romanları ve genel olarak roman üzerine düşüncelerini anlattılar.
Yöneticiliğini üstlendiğim oturumda Oya Baydar, Erol Üyepazarcı, Ahmet Ümit, Hikmet Temel Akarsu ve Murat Gülsoy konuşmacı olarak yer aldılar.
Şahsen, “gelenek”ten geleceğe uzanan bir çizgi çekiyorsak, edebiyatla ilgilenen, okur, yazar, akademisyen veya meraklısı Türk edebiyat tarihini, edebi geleneği oluşturan adları bilmek durumundadır. Onu benimser veya reddeder, bu okurun veya yazarın seçimidir. Ancak reddetmek için de bilmek zorundadır. O yüzden, ne olursa olsun roman yazarıyım veya yazacağım diyenin, aynı zamanda roman okuyorum diyen okurun da mutlaka örneğin Ahmet Mithat Efendi’nin, Halit Ziya Uşaklıgil’in, Peyami Safa’nın, Yakup Kadri’nin, Tanpınar’ın, Yaşar Kemal’in eserlerini okumak durumundadırlar inancındayım. Daha sonra bugüne kadar çizilecek çizelge içinde, “yüksek” edebiyatın, iyi edebiyatın, popüler edebiyatın, polisiye romanın, tarihi romanın ayrımını daha doğru yapar, bilinçli bir seçim yapma şansını yakalarsınız.
* * *
İLK sözü Oya Baydar’a verdim. Onun romanlarına toplumsal ve siyasal hayatımızın engebeleri yansımıştır. Çünkü o dönemleri yaşayan biri olarak, o günleri anlatmıştır. Çağın tanığı adlardandır Baydar. Oldukça renkli konuşmasında bugünün roman ve bilhassa dil anlayışına itirazlarını dile getirdi. Tıkız dilli romanların, kötü edebiyatın iyi edebiyatı kovduğunun, eleştiri müessesesinin geri plana itildiğinin altını çizdi. “Roman”ın edebi tür değil, ticari meta gibi görüldüğünü dile getirdi. Bizim edebiyatımızda ise bu gelenek aşağı yukarı 150 yıllıktır. Ancak “polisiye” edebiyat dünyadaki ilk örneklerinden kısa süre sonra Türk edebiyatında da örnekler vermeye başlamıştır.
Erol Üyepazarcı, polisiye romanın edebiyat tarihimizdeki “esaslı” yerini anlatırken, önemli olanın “polisiye roman” denince aklımıza neyin geldiği olduğunu söyledi. Zira Dostoyevski’nin yazdığı romanları da polisiye kurgu içine dahil edilebileceğinin altını çizdi. Polisiye roman geleneği bahsinde de önemli bir bilgiyi paylaştı Üyepazarcı; Türkçede telif polisiye roman yayınlandığında İspanya ve Almanya’da henüz yayımlanmamış olduğunu belirtti! Daha sonra kısaca yakın zamanda yayımlanacak çalışmasında da ele aldığı “popüler roman” kavramını irdeledi.
Gerek polisiye bağlamında, gerek çok satmak ve popülerlik bağlamında birinci ağızdan bilgiyi Ahmet Ümit vereceği için sözü ona bıraktık. Ümit polisiye anlatının aslında bir “tür” ile sınırlandırılamayacağını ve tarih boyunca, insanla ilgili olan her bahiste bir “polisiye” vakanın yer aldığını belirtti. Yazma disiplini ve çalışma biçimi kadar “dil bilinci”ni de tüm detaylarıyla açıkladı.
Hikmet Temel Akarsu, kendi romanlarından yola çıkıp, tarih ve roman ilişkisini ayrıca tarihi roman geleneğimizi ve kendi içlerinde ayrıldıkları türleri, eserlerin adlarıyla birlikte listeledi.
Murat Gülsoy, romancının neden roman yazdığını ve okurun neden roman okuduğunu “başka hayat” kavramı üzerinden ele alarak açıkladı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın roman üzerine yazdığı makaleler ve diğer başka örnekler doğrultusunda, Türk romanı/Türkçe roman gibi bize ait bir roman kavramının nasıl açıklanması gerektiğini değerlendirdi.
* * *
DÜNYAYI da takip eden yazarlar, Türkçe romanın aslında ne kadar iyi bir yerde ve zengin bir içeriğe sahip olduğunun özellikle altını çizdiler. Bence de öyle! Kurultayın yeni okumalar getireceği kanaatindeyim...
Paylaş