Küçük sevimli kitaplar 64 oldu

ADAM YAYINLARI’nın çıkardığı, ciltli, küçük, sevimli kitapların sayısı 64’ü bulmuş.

Düzyazı, şiir ve çevirilerden oluşan bu dizi, iki ana bölümde yayımlandı.

Düzyazı Klásikleri, Şiir Klasikleri.

64 ciltte Türk ve dünya edebiyatının, değişik türlerdeki en seçkin, en önemli eserlerinden seçmelerle, okurlar edebiyat beğenisini geliştirir, belli edebi ölçütler kazanır.

Özellikle, tek tek eserlerin yanısıra, antolojiler de okurun edebiyata ısınması, yazarları, şairleri seçmesi açısından yararlı bir işlev görüyor.

Nazar Büyüm, bu kitapları çıkarış amaçlarını şöyle özetliyor:

‘İyi bir yemeği alüminyum tabakta da yersiniz porselen tabakta da. Biz porselen tabakta yesinler diye düşündük. Ayrıca zarf ile mazruf kavramlarının önemine dikkati çektik. İçeriğin kalitesi kadar káğıdın, cildin kalitesini de düşündük. Ayrıca kütüphaneleri süslesin, kuşaktan kuşağa okunsun ve armağan edilebilsin.’

Kitabın kapağında şöyle bir not yer alıyor:

Yazı: Mrs. Eaves, 10. 5 punto, Káğıt: 90 gr/m2 Lux Cream.

Yayınevinin bu kitaplar için kullandığı slogan şu:

‘Sevince yoldaş, yaşam boyu arkadaş.’

Dizinin yayın kurulu da; Cevat Çapan, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi ve Nazar Büyüm’den oluşuyor.

Dizinin anılması gereken kitaplarından biri Memet Fuat’ın Sana Deliler Gibi adlı ilk romanının bu dizide yayınlanması ve kitabı Memet Fuat’ın sağlığında görebilmesi. Romanda Memet Fuat, futbol dünyasını, bu dünyanın insanlarını, yani futbolcuları anlatmıştı. Sporcuların iç dünyalarını başarıyla vermiş.

Romanının özelliğini bana açıklamıştı:

‘Yıllarca önemli yazarlardan çeviriler yaptım. Bu işin bir klásiği var. Ben onu anımsatarak düz aanlatımlı bir roman yazdım.

Yaşadığım, gördüğüm, bildiğim, gözlemlediğim insanların romanını yazdım.’

Onun yıllarca antrenörlük yaptığını bilenler, romanın önemini fark edebilirler.

Ben futbol severlerin, futbolcuları yakından tanımak isteyenlerin, onların ruh hallerini hatta cinsellik karşısındaki tutumlarını öğrenmek isteyenlerin -ki ben öğrenmeleri gereklidir diyorum- bu romanı mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum.

Şiir Klásikleri dizisindeki seçmelerden birçok kitap da Memet Fuat tarafından seçilmiş, onun şiir imbiğinden geçmiş.

Bütün dünyada iyi şairlerin seçmelerini iyi şairler yapar. Bu sevimli, küçük, ciltli dizideki kaplarda bu gözetilmiş.

Sözgelimi Ahmet Haşim’in şiirlerini Cevat Çapan seçti, Savrulmada Gül başlığı altında yayınlandı.

Cemal Süreya’dan seçme şiirleri de şair Ülkü Tamer yaptı ve kitabın adını da Soluğundan Öptüm Seni koydu.

Bu tür dizilerin okur açısından önem taşıdığı birkaç gerekçe vardır.

Birincisi belli edebiyatçıların, yine belli edebiyatçı ve çevirmenlerin beğenisiyle okura sunulması, ikincisi dizinin okura bir bütünlük duygusu aşılaması, üçüncüsü de seçimin belli bir tutarlık içinde yapılması.

Celál Üster ile Hasan Cemal’in benzetmelerine ben de katılıyorum:

‘Mücevher Gibi Kitaplar’

Gerek bu diziye, gerek başka yayınevlerinin özenli kitaplarına baktıkça, yayıncılığımızın biçim, görüntü açısından da vardığı aşamanın büyüklüğünü görüyorum. Üçüncü hamura basılan ve her sayfası başka bir renkte olan, yıllar geçtikçe solan káğıtlarla basılan kitapları okuyan bir kuşak olduğumuzdan, bu ilerlemeler beni çok daha fazla etkiliyor.

Diziler bir açıdan okuru da bağlar, çünkü kitaplığında hepsinin bulunmasını ister, 64 kitabı karşıma koyduğumda ben de aynı düşünceye kapıldım.

Sık sık yazarım, yayıncılığımızın, kitapçılığımızın baskı, káğıt kalitesinin yükselmesi, içeriğin dışında biçimine bakan okuru da kitaba çeker. Böylece okur potansiyeli artar.

İlk çıktığında beğendiğim kitapların 64’e ulaşması beni mutlu ediyor. Çünkü genellikle eskiden diziler başlar yarı yolda kalırdı, o yüzden de dizilere kuşkuyla bakılırdı. Ama artık yayınevleri okurlarına bu güveni veriyor.

İyi şair yıllar ötesinden de gücünü, güncelliğini kaybetmiyor.

Cemal Süreya’nın Ortadoğu şiirinden birkaç dize bunu ispatlıyor:

‘Buradan göz alabildiğine

Tek ve seyrek göreceksin yağmuru

Ama her damla dopdoludur

Ve her damlada

Taşıran-damla onuru vardır

Bunun için kördür şerbet

Bunun için etoburdur petrol

Bunun için öfkelidir özsu

Morarıyor faltaşı

Evet diziyi görün, seçin iyi bir kitaplık kurmanız için bütün çekirdek kitaplar bunlarda var.

Kaç çeşit aşk var?

Tüm içten gelişmelerin bir güzellik özelliğine sahip olduğu bu tutkuyu anlamaya çalışıyorum. Dört çeşit aşk vardır:

1) Tutkulu aşk... Portekizli rahibenin, Heloise’in Abelard için olan, Wesel’in yüzbaşısının, Cento’nun jandarmasının aşkları gibi.

2) Zevk aşkı... 1760 yılları civarında Paris’e egemen olan ve bu dönemin anılarında ve romanlarında bulunan aşk türü. Bunlara Crebillon’un, Lauzun’un, Duclos’un, Marmontel’in, Chamfort’un, d’Epinay’in romanlarında rastlayabilirsiniz.

3) Fiziksel aşk... Bu aşk, avda ormanın içine kaçan güzel ve taze bir köylü kızı bulmaktır. Herkes bu tür zevklere dayanan aşkı bilmektedir; bu aşk ne kadar kuru ve mutsuz olursa olsun on altı yaşında aşka buradan başlanılmaktadır.

4) Gurur aşkı... Özellikle Fransa’da erkeklerin büyük çoğunluğu, güzel bir ata sahip olmak gibi, bir genç erkeğin lüksüne gerekli şey olarak modaya uygun bir kadın arzulamakta ve ona sahip olmaktadırlar. Az veya çok okşanan, az veya çok iğnelenen gurur taşkınlıklara neden olur. Bazen fiziksel aşk vardır ama her zaman değil; hatta çoğu zaman fiziksel zevk bile yoktur.

Aşk Üzerine, Stendhal, çeviren M. Mukadder Yakupoğlu.

İlhan Berk’ten Aşk Tahtı

1 Siz ki yaz günleri gibi güzeldiniz. Taht üzerinde iki gözünüz kapanık otururdunuz.

2 Odanızın mumlarını kendi elimle yakardım.

3 Evimizi gök sıyırır geçerdi.

4 Ülkem uyur ben sana dolaşmaya çıkardım.

5 Aşk tahtına ağardık.

Aşk Tahtı, seçen Memet Fuat, Hakan Savlı.

Geceye Sor Beni, İlhan Berk, seçen Memet Fuat, Hakan Savlı

Brecht’ten şiir: Bir Gün Gelecek

Bir gün gelecek, zaman bizim olacak, bizim,

Bütün düşünürlerini okuyacağız bütün çağların.

Bütün ustaların bütün tablolarını göreceğiz.

Bütün maskaralara kırılacağız gülmekten.

Arkadaş olacağız bütün kadınlarla.

Ve bütün insanlara

öğreteceğiz gerçeği.

Aşk Hep Yeni Başlar, seçen Turgay Fişekçi, şiiri çeviren A. Kadir, Asım Bezirci.

Biz eşek milleti

‘Bu hikáye, yurdumuzda basın ve söz hürriyetinin, yalnız káğıt üstünde yazılı bir süs olarak bırakıldığı, aydınların konuşamaz duruma getirildiği günlerde, halkı bu duruma düşüren ve gerçekleri ancak kendi başları belaya girince söylemeye çalışıp da, artık söyleme olanağı da bulamayan kara aydınları yermek için yazılmış ve yine o günlerde yayımlanmıştır. (1958)’

Ah, biz! Ah biz eşekler!.. Biz eşek milleti de eskiden, siz insan milleti gibi konuşurmuşuz. Bizim de kendimize göre bir dilimiz varmış. Konuşmamız, müzik denli güzel, uyumlu, kulağa tatlı gelirmiş. Ne güzel konuşur, ne türküler söylermişiz. Biz eşek olduğumuzdan, sizler gibi insanca değil, eşekçe konuşurmuşuz. Ama eşekçe, yumuşak, tatlı, uyumlu zengin bir dilmiş.

Biz eşek milleti eskiden, şimdi olduğu gibi anırmazmışız sonradan anırmaya başlamışız.

Ah Biz Eşekler, Aziz Nesin, Seçme Öyküler, derleyen Ali Nesin.

DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ

Yorgo l. Zarifi Hatıralarım Literatür

Süreyya Berfe Foklar Söyledi Ben Yazdım YKY

Carlos Fuentes Bizim Toprak/Terra Nostra İş Bankası

İskender Pala Kitáb-ı Aşk Alfa

Nicole Avril Yüzün Romanı Doğan
Yazarın Tüm Yazıları