’BEN kedilerimi çok seviyorum’ diyor, ressam, yazar ve mimar Cihat Burak bir konuşmasında.
İstanbul Modern’deki Cihat Burak Retrospektifi’ni gezerken kedilerine baktığımda, hemen yanıbaşımda bir kediyi okşama arzusu uyandı, mırıltısını dinleyerek.
Benzersiz güzellikteki, kişilikli kedilerini seyrederken birden belleğime Cardonlar öyküsü düştü.
Neymiş Cardonlar?
"Efendim, onun aslı ’El Cardun’muş. Arapça’da iri sıçan anlamına geliyor. Bunu bana Antakyalı bir dostum söyledi."
Cardonlar, okuduğum ilgi çekici alegorik yapıtlardan biridir.
Cihat Burak’ın resim dünyasına girdiğinizde, mutlaka yapıtlarından birinin cezbesine kapılırsınız. Çünkü hayatın içindeki bütün zenginlikler onda vardır. Bazen hissettirilmeyen bir trajik duygu, bazen ince bir alay ya da ikisi bir arada.
Koyu renkleri, sizi resim üzerine değil; hayat üzerine düşündürür. Renk dünyası için ne demiş?
"İçime kurum yağarken, ben, pembelerin, sarıların, açık mavilerin peşinde koşamam."
Bir Askerlik Hatırası, bir Saz Heyeti, ressamın göz tanıklığının gücünü aktarır size. 19 Mayıs, hepimizin anılarındaki görüntüdür. Mozart’ın Ölümü’nün beni nasıl hüzünlere boğduğunu söylemeli miyim?
Şairin Ölümü, resmin yazılmamış yazıyı da içerdiği bir çalışmadır.
Ama ben kedilerinden, kuş evlerinden vazgeçemem. Duyarlığın altı çizilmeden tuvale aktarılmış ustalıklarıdır.
* * *
EVLİYA ÇELEBİ’yi neden sevdiğini açıklarken, kendini anlatıyor biraz da:
"Bakıyorum, yaşadığı çevresini, insanları hiçbir sanat endişesi düşünmeden öyle güzel veriyor ki."
Cemal Süreya, nasıl derinlemesine tanımlıyor onu: "Ama kimse kayıtsız kalamaz ona."
Çok özenle, bilgiyle, görsel zevkle hazırlanmış bu serginin, kataloğunu da salık veriyorum.