Kara plağın dönüşü

BEN kara plak diyorum, oysa çoğunluk long play diyor, Batılılar ise vinyl.

Kara plak yeniden yükselişe geçti. Aşağı yukarı on yıl önce müzik aletleri listelerine baktığımda, analog pikapların sayılarının gittikçe azaldığını görürdüm.

Ben onları hiçbir zaman terk etmedim, evdeki iki pikabımda hep döndüler. Kulağa onlardan gelen seslerin başka yumuşaklık taşıdığı kanısından da bir türlü vazgeçemedim.

Kimilerine göre bunda teknik bir doğruluk payı var, kimilerine göre de bir saplantı.

Şimdi durum nasıl?

Müzik aletleri hakkında yayınlanan dergilerde neredeyse her sayı yeni bir analog pikabın adına rastlıyorum. Ve fiyatları da CD çalarlardan daha yüksek.

Müzik dergilerinde ayrı bir bölüm açıldı.

Başlığı vinyl. Ayrıca bu bölümde değişik ülkelerdeki vinyl plak kulüplerinin de adları var, okurların üye olabilmeleri için.

Eski pikaplarını ve kara plaklarını verecek, elinden çıkaracak pek çok kişi var; ama onlara talip olacak kimseyi bulmaları güç. Koleksiyon meraklısı birkaç kişi dışında. Dostlarımın çoğu bana verdi kara plaklarını. Onları bir yükten kurtarmış oluyorum ve buna karşılık ben de diskoteğimi genişletiyorum.

Geçenlerde Gustave Mahler’in icralarına bakmak için Hakan Tayla’nın Lale Plak mağazasına uğradığımda, vitrinin bir köşesinde kara plakları görünce yeniden eski günleri anımsadım.

Onları bir gün gidip ayrıca inceleyeceğim ve seçeceğim.

* * *

PLAKLARI
çalmanın zorluğunu bilirsiniz. Bir süre sonra cızırtıları kulağınızı rahatsız edebilir; ama gene de o doğal sesleri her türlü engeli hoş görmeme neden oluyor.

İyi bir ses duyabilmek, doğal tınının kulaklarınıza ulaşmasını sağlamak için elbette ayrı bir çaba harcayacaksınız.

Kara plağı bir kadifeyle iyice sileceksiniz. Tekrar bir antistatik fırça ile üzerinden geçeceksiniz.

Sıra gelecek iğneye. İğneyi de kendine özgü bir fırçayla temizleyeceksiniz, bir önlem olarak, antistatik tabancayla bir de hava vereceksiniz. Bütün bunlardan sonra müziği dinlerken çektiğiniz zahmete değdiğine eminim karar verirsiniz.

Cızırtıların teknik yolla giderilmesine bazen karşıyım. Sözgelimi Enrico Caruso’nun sesini, Andreas Segovia’nın gitarını ben böyle dinlemeyi seviyorum, yani teknik temizlemeden önceki halleriyle.

Kara plakların saklanmasının zorluğunu da biliyorum. Káğıtlar içinde gene muhafaza edilebilir; ama buna karşılık naylonlar içinde yapışma tehlikesi her zaman sizi üzebilir.

Tabii pikap dinleyenin bir de iğne derdi ya da cefası var.

* * *

TEKNOLOJİK
gelişmeleri takip etmediğim sanılmasın bu yazıdan sonra. Ama tutucu bir yanım da var bu eski gözağrıma karşı ve şimdi yeniden gündeme gelmesi beni gerçekten sevindirdi.
Yazarın Tüm Yazıları