Paylaş
Sanat, edebiyat, siyaset dünyasının tanınmış adamlarını anlatırken ya da yazarken, iki kutuptan birini seçeriz. Ölçüsüz övgü, ölçüsüz yergi.
Geçenlerde, Mozart’ın bir müzik dergisindeki özel bölümünden söz ederken, onun eleştirilecek yanlarının da aynı dergide yer aldığını belirtmiştim.
Şimdi de önümde bir müzik dergisi(1) duruyor.
Liszt’in doğumunun 200. yılı nedeniyle hazırladığı dosyanın yer aldığı dergi kapağında, “şarlatan” kelimesini kullanmış.
Özgürlük bu herhalde, birisi için düşündüğünü söyleyebilmek, yazabilmek.
Derginin sunuş yazısında, onun büyük bir besteci olduğu yazılmış ama dev bestecilerden biri mi, diye soruluyor.
Benim bestecilerimden değil, dinlemeyi arzuladığım, eksikliğini hissettiğim besteciler listesinde adı yok. Ama bir başkası elbette onu dinlemeden gün geçirmiyor da olabilir...
* * *
İSTANBUL’A da gelmiş, Abdülmecit ona nişan takmış.
Bir müzik şirketi piyano yapıtlarının tamamını 99 CD’lik bir albüm olarak çıkarmış.
Bu yıl aynı zamanda Mahler’in de ölümünün yüzüncü yılı.
Liszt, 1811 yılında Raiding, Ödenberg’de doğdu, o zamanlar Macaristan’ın sınırları içindeydi, şimdi Avusturya’nın sınırları içinde.
Dokuz yaşında Reis’in piyano konçertosunu çalmış.
Elbette diyor yazar, bu yıl Liszt-Mania yaşayacağız.
Bir insanın övülecek yanlarıyla, eleştirilmesi gereken yanları arasında bir denge kurulmuş dergide.
Böylece onun gerçek kişiliği, sanatçı kişiliği inandırıcı biçimde yazıldığı için, yazı zevkle okunuyor.
Aşkları da, bilinmeyen çocukları da biyografisine lezzet katıyor.
* * *
YAZARKEN, İdil Biret’in CD’lerini dinledim.
Beethoven’ın senfonilerinin piyano transkripsiyonunun çaldığı CD’leri(2).
Liszt’i sevenler adına andım. Bir de bir sanatçının hakkında nesnel bir biyografi nasıl yazılır onun bir örneğini daha okudum.
(1) Liszt, Gramophone, s. 34, Februarıy
(2) İdil Biret, Beethoven - Liszt, İBA.
Paylaş