HER yıl Eczacıbaşı’nın fotoğraf yıllığını merakla beklerim. Belli bir konunun ekseninde seçilen fotoğraflar, bana birçok yazı konusu çağrıştırır, insanların değişik halini gösterir.
Kısa, iyi düzenlenmiş bir yurt gezisi yaparım o fotoğrafların eşliğinde. Zaman zaman da o karelerin altına bir resim altı yazma isteği uyanır bende.
Eczacıbaşı fotoğraf yıllığının 2006 konusu; Kahvehaneler.
Önce, uzun bir süredir yayımlanan bu yıllıkların özelliğine, amacına, niteliğine değinelim:
Şakir Eczacıbaşı sorunun yanıtını veriyor:
"Eczacıbaşı Fotoğraf Yıllıkları, 1968 yılında çıkarılmaya başlanmıştı. Otuz dört yıldır büyük bir ilgiyle izlenen yıllıklar iki düşünceden kaynaklanmıştı:
Kendine özgü doğası, insan zenginlikleri, kültür ve uygarlığı, rengi ve ışığıyla Türkiye’yi yurtiçinde ve dışında tanıtmak; gelişmekte olan Türk fotoğraf sanatının daha da ilerlemesine katkıda bulunmak.
Önceleri bir ajanda niteliği taşıyan yıllıklar, albüme dönüştürüldü. İlk albümün konusu da ’Türkiye’den İnsan Manzaraları’ olarak seçildi. 2002 yılında 100’üncü doğum yılı kutlanan Názım Hikmet’in ’Memleketimden İnsan Manzaraları’ yapıtından esinlenerek ortaya oydukları bir seçkiyle Türk fotoğrafçıları, büyük Türk ozanını saygıyla anmış olacaklar."
* * *
KENAR semtler dışında, kahvehane yazısına rastlayabilir misiniz? Semtlere göre ad alan bir mekán kahvehane, kısaca kahve. Kahvehane unutuldu ya kıraathane...
Kozmopolit semtlere doğru adı "cafe" oluyor.
Kahvehanelerin hayatımızın herhangi bir yerinde, bir döneminde yer alması olağandır.
a dergisi yayınlanırken Yenikapı’daki Kemal Bey’in Kahvesi’nin bütün 1950 Kuşağı’nın belleğinde unutulmaz bir yeri vardır.
Kahvehaneler’deki fotoğrafların beni etkileyen yanı, büyük kentler dışına çıktıkça, insanları buluşturan ama hüzün veren bir mekán izlenimi uyandırmasıdır.
Kahvehaneleri sever miyim? Pek düşünmedim. Ben daha çok pastaneleri severim. Çay ve kahvenin tekilliği yerine kurabiye çeşitleri, süslü pastalar beni çeker.
Kahvehaneler’in başında yer alan Enis Batur’un Kahvenin Hatırı yazısında kahvehanenin vazgeçilmezliğini vurguluyor:
"Bizim insanımız ama kahve ama cafe, nicedir orada buluşmaya alışmış. Yerel siyasetçi, nabzı orada ölçer. Sevgililerin gözde uğrak yerleridir. İlk edebiyat dergisi girişimleri kahve masasında başlatılır. Akademik tartışmaların kıvılcımı oradan çıkar. Kahvenin hatırı bundandır bitmez."
* * *
KAHVEHANELER... İster yurtiçinde olun isterseniz yurtdışında, ilgisiz kalamayacağınız bir mekán.
İki yüze yakın fotoğrafçının objektifinden yansıyanlar ne çok şey anımsatıyor, insanlar üzerine.