Kadir Has Üniversitesi’nde Leylâ Erbil Sempozyumu

Sempozyumu Kadir Has Üniversitesi Modern Türkçe Bölümü düzenliyor.
Bugün saat 10.00’da başlayacak sempozyumun açılış konuşmalarını ben ve Hasan Bülent Kahraman yapağız.
Kadir Has Üniversitesi’nin Modern Türkçe Edebiyat’ın kurucu figürlerinden olan yazarlara odaklanmayı amaçladığı sempozyum dizilerinin ilki Tezer Özlü, ikincisi ise Yusuf Atılgan adına gerçekleştirilmişti. Üçüncüsü Leylâ Erbil adına düzenleniyor. Sempozyumda ilk kitabı Hallaç’tan, son kitabı Tuhaf Bir Erkek’e kadar dilsel ve biçimsel arayışlarını ve deneysel olduğu kadar politik bir duruşu da yansıtan edebiyat çizgisini sürdüren Leylâ Erbil tüm yönleriyle ele alınacak.
Üniversitelerin Türk edebiyatının usta yazarlarını düzenlenen sempozyumlarla gündemine ve gündemimize getirmesi, Türk edebiyatı için hem yararlı akademik kaynaklar oluşturuyor hem de yazarın bilerek okunmasını, okur dairesinin artmasını sağlıyor.
Bölüm şimdiye kadar düzenlediği sempozyumlarla da Türk edebiyatının irdelenmesini, eleştiri alanında yeni görüşler ileri sürülmesini mümkün kılmıştı. Bu durum hız kesmeden devam ediyor.
Kadir Has Üniversitesi’nin şimdiye kadar sempozyumlarla andığı yazarlara baktığımız zaman, seçimin isabetli olduğunu kabul edersiniz.
Ben her zaman üniversitelerin dışa açılmalarını, akademisyenlerle yazarların işbirliği yapmasını savunmuşumdur.
Bölüm bu doğrultuda çalışmalar yapıyor.
LEYLÂ ERBİL, ilk kitabından başlayarak son kitabına kadar özgün, farklı, her zaman toplumsal sorunlarda yeri belli, direnenlerin, başkaldıranların yanında bir yazar olmuştur. Edebiyatın biçim ile içerik arasındaki sarsılmaz bağını daha ilk kitabında kanıtlamıştır.
Yazarlığın yalnızlık olduğunu, övgülerden, kalabalıklardan uzak kalmasının şart olduğunu da yaşamıyla göstermiştir. Kitapları için hiçbir ödülü kabul etmemiştir.
Ancak, arkadaşı iyi denemeci, eleştirmen, felsefeci Füsun Akatlı adına düzenlenen ödülü kabul etmiştir.
Kitaplarını okuduğunuzda, yazarın yalnız edebi değil düşünsel kaynaklarını da, nasıl bir imbikten geçirilerek iyi edebiyat yaratıldığını anlarız.
Evet köşesinde yaşamış, ama toplumsal gösterilerde öndeki yerini almıştır.
Altı oturum ve iki panelde gelen dinleyiciler, bütün yönleriyle, incelikleriyle, derinliğiyle Leylâ Erbil’in dünyasına dair kuşatıcı bilgiyi edinmiş olacaklar.
Sempozyumun programına baktığınızda, iyi hazırlanmış, yüzeysel çalışmalara yer vermeyen çalışmalar programı olduğu hemen anlaşılacaktır.

* * *

LEYLÂ ERBİL kıratında yazarları okumadan, bırakın Türk edebiyatını, edebiyatı anlamak imkânsızdır.
Umarım bu sempozyumdan sonra okur ilgisi yoğunlaşacaktır.