Gençliğimde fuar kelimesiyle özdeşleşen tek şehir, İzmir Enternasyonal Fuarı’ydı. Fuar denilince neyin anlaşılması gerektiği, fuarın anlamı konusundaki sorularımızın yanıtını bu fuarda arayıp bulurduk.
Şimdi her kentte, her alanla ilgili değişik fuarlar gerçekleştiriliyor.
İzmir Fuarı, yalnız ekonomik bir sergilemeyi temsil etmiyordu, ilk dönemlerinde bir ideolojinin propaganda aracıydı, daha sonra ise bir eğlenceler toplamıydı. Magazin haberlerinde oradaki sanatçıların adları, söyleyecekleri yerler, kulüpler yer alırdı. Gökhan Akçura’nın Türkiye Sergicilik ve Fuarcılık Tarihi, bizim ekonomik tarihimizle, bu tarihin bireysel izdüşümlerini inceleyen bir çalışma.
Giriş, bir tür kitabın yazılma yöntemi üzerinde bilgi veriyor. Sergi, panayır, fuar kavramları üzerine de genel bilgiler veriliyor: “Türkiye’de sergicilik ve fuarcılığın kökenlerini araştırırken, ister istemez ticaret tarihinin ilk dönemlerine kadar uzanmak zorunda kaldık. Bu tarih Batılılaşma, uluslaşma, sanayileşme ve ticaretin evrenselleşmesini de yansıtan, ama kendi özel tarihini de oluşturan bir süreç yaşadı. Sergicilik ve fuarcılık tarihimizin içinde bu ülkenin tarihi de saklı.”
Osmanlı İmparatorluğu’nun katıldığı ilk evrensel serilerden bugünkü sergi ve fuarlara kadar geniş bir liste, bize gerçekten yalnız bunların tarihini değil, bizim de bu kavramlarla ilişkimizin gelişmesini anlatıyor.
Ana bölüm başlıklarını yazmam gerekir. Çünkü çoğumuz bunların içinde bulunmuş, bu süreci yaşamışızdır. Nereden nereye geldiğimizi sanırım en iyi özetleyen alanların başında ekonomi gelir; sergiler, fuarlar da bunun dışa dönük göstergeleridir. 1901 yılında Konya Halı ve Kilim Sergisi, İlk Yerli Mallar Sergisi bölümleri ilgi çekici bir nitelik taşıyor.
“Yerli Malı Türk’ün Malı” sözü bir zamanların ekonomik anlayışını özetlerdi, ayrıca bizim de ulusalcı anlayışımızın mottosuydu. 1939’daki Sonuncu Yerli Mallar Sergisi, İstanbul’da açılır. İzmir Fuarı ile aynı tarihe rastladığından İzmirlileri kızdırır, “Bu sergi doğrudan İzmir Fuarı’nı hırpalamak için açıldı” denir. Sergide indirimli kitaplar satılır, ziyaretçilere ücretsiz olarak kitap katalogları dağıtılır. İhap Hulusi’nin afişinde ellerinde paketler, fötr şapkalı bir adamla gene şapkalı bir kadın var.
Yazı da şu: Her Malın Yerlisi Var.
Bu afişi yaptıran kurumun afişin altında imzası var. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu. Yerli malı ile ilgili sergiler, orada sergilenen mallar, yerli bir sanayi kurmak amacını güdüyorlardı. Anımsarım o zaman, yabancı ithal kurşunkalemlerin yanı sıra Nurkalem diye bir kurşunkalem çıkarılmıştı. İtiraf etmek gerekir ki, yerli mallar yabancı mallarla rekabet edebilecek kalitede değildi. Hem sergi-fuar tarihimizi hem de bizim ekonomi ile ilişkimizi, daha doğrusu yeni kurulmuş bir ülkenin ekonomik seyrini anlatan bir tarih. Görsel unsurlarla da zenginleştirilmiş.
KİTAPTAN
İlk yerli mallar sergisi - 1929
Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen ilk Yerli Mallar Sergisi, 11 Ağustos 1929 tarihinde saat 16.00’da açılır. Açılışa Başbakan İsmet İnönü’nün de katılacağı duyurulursa da bu gerçekleşmez. BMM Başkanı Kâzım (Karabekir) Paşa, Hakkı Şinasi Paşa, İstanbul Valisi ve Belediye Reisi Muhittin [Üstündağ] ve Cumhuriyet Halk Fırkası erkânı açılışta yer alırlar. Önce sergiyi düzenleyen Milli Sanayi Birliği Genel Sekreteri Nazmi Nuri Bey konuşur. Ardından Deniz Orkestrası’nın çaldığı İstiklâl Marşı’ndan sonra Kâzım Paşa altın makasla sergiyi açar. Sergi heyetince hazırlanan 10.000 broşür ilk günler içinde tükenince, 10.000 broşür daha bastırılır. Bu ilk serginin bir hafta süreceği ve satış yapılmayacağı duyurulmuştur. Ama dördüncü gün, sergi süresinin on beş güne uzatıldığı haberi gelir. Üç gün içinde 20.250 kişi sergiyi gezer. Başbakan İsmet İnönü de sergiyi beşinci gün, yani 15 Ağustos tarihinde ziyaret eder.
Kemalist rejimin sergilenişi
İsmet İnönü’nün, 1934 Fuarı’nın açılış konuşmasında belirttiği gibi, “İzmir şehri, bu panayırı Cumhuriyet rejiminin bizden istediği tam ve kâmil (olgun) bir eser halinde muhite ve dünyaya takdim etmek” istemektedir. Başbakan Celal Bayar da 1938’in açılış töreninde, “Biz İzmir meşherinde yalnız dekorasyon görmek zevkile iktifa etmek (yetinmek) istemiyoruz. İzmir meşherinde bize Kemalist rejimin ekonomi sahasında asri, büyük ve enerjik adımları bariz bir şekilde her sene gösterildiği için ayrıca bir zevk duyuyoruz” demiştir. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ise 1944’teki mesajında “İzmir, Fuar ile, sanat, ticaret ve seyahat davalarımıza çok tesirli bir hizmet görmektedir” diye yazacaktır. Fuarda, ticari birtakım ürünlerden ziyade, sanki bizzat rejimin kendisi sergilenmektedir. İzmir Belediye Başkanlığı’nın 1936 yılı çalışma raporunda şu satırlar dikkat çeker: “Kemalist Türkiye’nin ekonomik ve endüstriyel faaliyet ve inkişafını iç ve dışa canlı bir surette göstermek amacile güzel şehrimizde kurulan Arsıulusal İzmir Fuarını, Cumhuriyet hükümetimizin ve büyüklerimizin yüksek müzaheret ve direktifler ile her sene biraz daha mütekâmil bir şekilde hazırlamaya çalışıyoruz.”
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Fatih Usluer Hurufilik Kabalcı Sami Selçuk Adalet ve Yaşayan Hukuk İmge On Yazar’dan Bir Öykü Klik İş Bankası Kültür Yayınları Demet Altınyeleklioğlu Moskof Cariye Hürrem Artemis Denis Robert Mutluluk Okuyanus