SANTRA-LİSTAN-BUL’DA belli bir dönemin en önemli adları ve örneklerinin yer aldığı bir sergi açıldı.
PAPKO - Öner Kocabeyoğlu Koleksiyonu’ndan oluşturulan serginin adı XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı (1940-2000). Sergiyi düzenleyen ve katalogları hazırlayan ise iyi yazar Ferit Edgü. Kim bu sanatçılar? Fikret Muallâ, Abidin Dino, Avni Arbaş, Mehmet Güleryüz, Komet, Alaettin Aksoy, Ergin İnan, Yüksel Arslan, Ömer Uluç, Fahrelnisa Zeid, Nejad Devrim, Albert Bitran, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon, Ferruh Başağa, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, İlhan Koman, Koray Ariş. Adları okuduğunuzda belli bir zaman dilimine sıkıştırılmış resim tarihinden örnekler diye aklınızdan geçirmeyin. Sıkıştırılmış yerine yoğun bir resim tarihi diye nitelendirmek daha gerçekçi. Çünkü bu koleksiyon, soyut resmin, Batı ile Doğu arasındaki yaratıcılık gelgitlerinin, usta işi çalışma örnekleri. Resim sergileri ile ilgili yazıların, resim eleştirmelerinin, eleştirdiğim bir tarzı vardır. Zor anlaşılır olmaları, terimlerle süslemeleri. Bu yüzden, sergi salonunun duvarlarına konulan açıklamalar, sanat tarihini okumuş kişiler için bile anlaşılması, algılanması zor metinlerdir. Oysa salonda resmi gören birinin bu yapıtı anlaması için, daha yalın, daha anlaşılır yazılar konulması gerekir. Bu eleştirimi, bu önerimi biliyormuş gibi Ferit Edgü, benim beklediğim üslupta yazmış, duvarlara yerleştirilen yazılarını. Bu yazılar, resme bakışa iyi bir edebiyatçının anlatım lezzetini katmış. Öyle ki, ömründe ilk defa sergi gezen birisi bile birçok şey öğrenip çıkacaktır bu sergiden... * * * KOLEKSİYONCU kimdir? Her zaman başkalarının, danışman olarak seçtiklerinin, zevkine boyun eğen kişi midir? Yoksa kendi beğenisini, tutkularını önemseyen ve seçimini ona göre yapan biri midir? Ferit Edgü’nün koleksiyoner ve sergi hakkında yazdıkları bu sorunun yanıtını veriyor: “Koleksiyonculuğun, her şeyden önce (hatta bilgiden bile önce) bir tutku olduğunu ve her tutku gibi mantık dinlemediğini, koleksiyonculuk virüsüyle tanışmamış olanlar bilmez. Kişinin içinde uyuyan o virüsü, kimi zaman çok anlamsız küçük bir eşya, bir resim, bir hat, heykel, biblo, sikke uyandırabilir. Devamı çorap söküğü gibi gelir. Gördüğüm kadarıyla Öner Kocabeyoğlu’nda da öyle olmuş. On yıl gibi, bir resim koleksiyonu oluşturmak için çok kısa bir sürede, yalnız niceliksel değil, niteliksel olarak da 1940 sonrası Türk resminin sıra dışı bir koleksiyonunu oluşturmuş.” Serginin her katını gezerken, sanatçıların yapıtından önce onların sunum yazısını okuyacaksınız. Tek tek resimlere, heykellere bakarken, Türk ressamlarının Batı ile, özellikle Paris ile, yani dünya resmi ile ilişkileri konusunda da bilgi edineceksiniz. * * * SERGİDEN alıp kütüphanenizde saklayacağınız üç ciltlik kataloğun düzeninden de söz edeceğim. Ferit Edgü’nün, üç ciltten oluşan kataloğun ilk sayfalarındaki yazılarındaki tanıtıcı notları mutlak okumalısınız. Her sanatçının onunla ilgili bölüm başında, fotoğrafı var. Onu biyografisi ve hakkında yazılmış bir yazı veya kendinin bir yazısı izliyor. Biyografinin yanında da bir Kaynakça yer alıyor. Katalogun üç cilt olması, serginin üç kata yayılmasıyla ilişkilendirilmiş. İlk katta - ciltte, İki Kuşak Figüratifler; ikinci katta - ciltte, Paris Okulu Soyut Türk Ressamları; üçüncü katta - ciltte, Geometri, Işık, Müzik ve Duvarlar başlıklarıyla ayrılan bölümler içerisinde yer alıyor. * * * RESMİ sevenlerin, resmi ve ressamları öğrenmek isteyenlerin mutlaka görmesi gereken bir sergi.