İyi bir şair, iyi bir şiir çevirmeni

BAŞLIĞI görür görmez kimden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir... Bu şiir emeği etrafında kurulmuş tanımlama cümlesi ilk önce akla Cevat Çapan’ı getirecektir.

Haberin Devamı

Bu yılın Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü şair/çevirmen Cevat Çapan aldı.

Edebiyatımızda iki iyi, önemli adın bir ödülde buluşması gerçekten bizim kuşak için duygusal bir yan da taşıyor.

Bu isabetli seçim için seçiciler kurulu üyelerini ve aldığı ödül dolayısıyla da sevgili dostum Cevat Çapan’ı kutluyorum.

Onun şiirini okurken, sahte bir parlaklığın baştan çıkarıcılığını göremezsiniz. Sizi nitelikli şiir dünyasının içine sokar, şiirin ateşi sizi yavaş yavaş sarar.

Batı şiirini iyi bilip, iyi çevirip ayrıca iyi, özgün bir Türk şairi olarak kalmak, Türkçe şiirin nitelikli örneklerini vermek, ancak okuduklarını bir edebiyat bilincinde süzmekle mümkün olur.

Onu okudukça, Türk şiirinin macerasını özümsediğini fark ederim ama bu ustalığın da Batı şirini bilmekle sağlanacağını hissederim.

Haberin Devamı

Çevirilerle bize dünya şiirini tanıttı, iyi şairlerin iyi şairler tarafından çevrildiği zaman dilindeki lezzeti duyacağınızı ispatladı.

Şiirin en yalın tür olduğunu, fazlalıklardan arındıkça, aza indirgenmiş yoğunluk gerektirdiğini poetikasıyla ispatladı.

İyi şairlerin, şiirlerin kalıcı bir özellik taşıdığının da bir göstergesi vardır. Daha önce yazdıklarınızı, söylediklerinizi, düştüğünüz notları gözden geçirdiğinizde, onları tekrarlama gereği duymaz, yeni yorumlar yapma gereksinimi duyarsınız. Şiirin size aşıladığı bir durumdur.

Onun şiirinde hayata dair bütün unsurları bulabilirsiniz. Acılar da vardır, yaşama sevinci de, lirizmle ironi birleşmiştir. Kusursuz bir oranda iyimserlik vardır. Ne eksik, ne fazla, bu iyimserlik aslında gizli bir tahammül gücü verir.

*

ŞİİR GÜNÜ bildirisinde ne demişti: “Bir yandan ezenleri, ezilenleri; öbür yandan geceleri yıldızları, kokuları, tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçlarıyla insanı deli eden bu dünyayı düşünerek katılacak bu kutlamaya.

Özgürlük ve dayanışma özlemi içinde, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamaya bir çağrı olduğunu düşünecekler şiirin. Yalnızca Edirne’den Ardahan’a kadar değil, Çin’den Peru’ya kadar uzayan bir umutla.”

Bu bildiri sanki şiirini açıklar, toplumsallıkla bireyselliğin hayatı birlikte kuşattığını açıklar.

Haberin Devamı

Öte yandan, Cevat Çapan’ın yeni şiir kitabı ‘Son duraktan bir önce’ kısa süre önce okurla buluştu. Turhan Günay’a adadığı kitabın kapağında şu yazıyor:

“Belki bu da sadece bir düş - nerden geldi aklıma

adını fısıldamak atımın kulağına?

Bildiğim bir yerden bilmediğim bir yere giderken

heybemde bir gezginin defteri akşam karanlığında.”

Yazımı aynı kitapta yer alan Yazdan Kalan şiirinden bir bölümle noktalıyorum:

“(...)

İnce bir yağmur soğutur şimdi

kararan çamların sıcak küllerini

ve külrengi bir bulut ufuk uzayıp giden.

 

Yalnız deniz görünüyor kıyıdaki evin

penceresinden,

duyulan yalnız dalgaların sesi martıların

eşlik ettiği.

Bu yosun kokusu mu meltemle gelen,

Haberin Devamı

Kuruyan zeytin dallarıyla yakılan ateşten?

 

Bir kadın kendi kendine konuşuyor mutfakta

balığın pullarını ayıklıyor bir yandan,

bir de bir çocuk atlasındaki dağlara bakan.”

 

Yazarın Tüm Yazıları