FATİH AKIN’ın İstanbul Hatırası’nı seyrettim.Filmi nasıl özetleyebilirim?İstanbul’dan sesler ya da seslerle İstanbul.Bir Alman basçı İstanbul’a geliyor, elinde bir kayıt makinesi, teknik ekipman, sesleri kaydediyor. Sanki İstanbul bunlardan ibaretmiş gibi, o seslerden bizi İstanbul yorumuna götürüyor.Batılılar için elbette ilgi çekici. Sokak çalgıcıları, underground bir yaşam felsefesi. ‘Roman’lar.Bir yönetmenin bakış açısını, seçimini eleştirmeyeceğim. O bir tercih meselesi.Ama ben İstanbul’un ses mozaiğini bunlardan ibaret görmüyorum. Yaşamını da.Yer yer modern, biraz lumpen, biraz banal bir Pierre Loti çağrışımı.Bütün filmlerini gördüğüm, sevdiğim, beğendiğim Fatih Akın’ın bu filmi benim İstanbul kavramımla pek uyuşmuyor. İstanbul biraz harcanmış.Karelerin bazısında Metin Kaçan’ın Ağır Roman’ına rastlar gibi oldum.Fatih Akın’la yapılan ‘Annemin Annesinden Öğrendiği’ başlıklı röportajda (Roll, Haziran 2005, s.24) Orhan Gencebay’ın benim de katıldığım görüşünü aktarıyor:‘Bu filmin aslında altı saat olması lazım, çok şey eksik.’Derya Bengi-Ogan Güner-Tacide Kaya’nın röportajını okuduktan sonra, İstanbul Hatırası’nı daha bilgili, daha anlayarak ve yönetmenin ne yapmak istediğini daha iyi kavrayarak seyredeceksiniz.* * *BENİM içerisine hiç girmediğim ama Simurg, Pandora kitabevlerine giderken sokağa taşan sesler nedeniyle türkü barlarında çalınan müziğe yarım kulak aşinalığım var.‘Ya türkü barlar?’ sorusunu Fatih Akın şöyle yanıtlıyor: ‘Ben filmimde, ne globalizm içinde bir İstanbul göstermek istedim, ne de oryantalistik bir İstanbul. İkisinin arası bir şey istedim. Buradaki türkü barlar oryantalist takılıyorlar, duvarda halılar filan...’Biraz toptancı bir eleştiri. Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı öğretim üyesi Doç. Dr. Berrak Taranç, 50 türkü barda yaptığı araştırma sonucu hazırladığı ‘Rembetikodan Türkü Barlara’ başlıklı çalışmasında şu yargıya varmış:‘Rembetiko, türkü barlarda yaşıyor.’ Taranç’ın türkü barların, arabesk ve pop müziğe tepki niteliği taşıdığı görüşünü de paylaşıyorum. Fatih Akın’ın bir de bu mercekten bakmasını dilerim. İstanbul, kozmopolit sözünü hak etmiş, bunun gereklerini yaşamış, yaşatmış bir şehir. Müzik cılız kalıyor burayı anlatmada.Burada yaşayan herkes, filmdeki müzik türlerinin çoğunu duymuştur, benim için de değişik bir yanı yok.Filmin ‘soundtrack’ini de dinledim.Müzik konusundaki tutuculuğumdan olsa gerek burada Orhan Gencebay’ın sazıyla, Selim Sesler’in longa icrasını sevdim.* * *İSTANBUL HATIRASI, sizi tartışmaya çağıran, Doğu-Batı birlikteliği üzerine kışkırtıcı sorulara sürükleyen bir film.