Paylaş
Bu sergiye daha önceki yazımda kısaca değinmiş, önemine dikkat çekmiştim. Şimdi serginin ayrıntısını iletiyorum.
Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun üstlendiği sergi, “Toplumsal, politik ve sosyo-kültürel koşullar içerisinde kadın, toplumsal cinsiyet ve kimlik politikalarına dair farklı haller üzerine kendine özgü bir ifade alanı aralayan Eviner’in retrospektifi; desen, resim, video, heykel, fotoğraf ve yerleştirmeyle sanatçının zengin imgeler dünyasına bir yolculuk imkânı sunuyor.”
Eviner ise sergi üzerine konuşmasında, sergiyi şöyle açıklıyor: “Sergi bir yerleştirme çalışması olarak tasarlandı. Bu sergi geriye dönüp bakmamı sağladı. Hem sanatçı kimliğimin nasıl inşa edildiğiyle ilgili olarak kendi hikâyeme belli bir mesafeden bakma fırsatı sundu hem de bütün yapıtlar arasında birtakım bağlar olduğunu ortaya koydu.”
Serginin en ilgi çekici yanı, kronolojik bir sıra gözetmemesi. İzleyici sanatçının değişik zamanlarda, üreticiliğinin hayatın içinden geçerek sanata nasıl yansıdığını gösteriyor. Kadınların hep ‘temsil edilmiş’ olduğunu söyleyen Eviner, sözünü şöyle açıyor: “Bu kültürel temsil yığınının özgürlüğün önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum. Bütün politik söylemler kadın bedeni üzerinden işler.”
Bazı yapıtları beni çok etkiledi.
Toplumsal bilinçle onun siyasal uzantılarını düşünmeye çağırdı. Bildiğimizi sandığımız, adına çok rastladığımız bazı kavramların görsel, düşünsel derinliğinin usta işi yapıtları var. ‘Ulusal Zindelik’, ‘Kırık Alegoriler’, ‘Kırık Manifestolar’, ‘Mülteciler’, ‘Göçmenler’ ve ‘Parlamento’ mutlaka önünde durup incelemenizi salık verdiğim çalışmalar. Başyapıtlarından biri ise şüphesiz ‘Harem’.
Kısaca, kaçırılmaması gereken bir retrospektif.
***
İSTANBUL MODERN’e girdiğinizde iki sergiyi de gezmenizi anımsatacağım:
Biri Merih Akoğul’un küratörlüğünde düzenlenen, “İnsan İnsanı Çekermiş” sergisi. “Othmar Pferchy’den Günümüze Türkiye Fotoğrafında İnsanın Serüveni” başlıklı sergiyi Akoğul şöyle tanımlıyor: “Sergi, Türkiye fonunda Türkiyeli fotoğrafçıların, 80 yıllık bir süreçte 80 fotoğrafçı tarafından çekilen fotoğraflardan derlendi. Ülkenin yaşadığı toplumsal, ekonomik ve iktisadi değişimlerinin paralelinde Cumhuriyet tarihinin neredeyse tümünü kapsayan bu dönemde, insanın serüvenini ele alan bu sergiyi aynı zamanda belgesel fotoğraftan fotoğraf sanatına bir yolculuk olarak da değerlendirebiliriz.”
Üçüncü sergi ise ‘sinema tarihimiz’e ışık tutuyor. “Türkiye Sinemasında Ustalar-Lütfi Akad” başlıklı serginin küratörlüğünü Müge Turan üstlenmiş. Yıl yıl filmleri hakkında bilgilerin, zengin fotoğraf arşivinin ve film afişlerinin yer aldığı serginin kataloğunda Burçak Evren’in Lütfi Akad üzerine derinlikli incelemesi ise okunmaya değer.
Üç serginin de kataloğunun başında Oya Eczacıbaşı’nın Sunuş’unu okuyabilirsiniz.
***
HAFTA sonunuzu önemli sergilerle zenginleştirin.
Paylaş