Paylaş
Cağaloğlu için, ‘Cağaloğlu–Hayatın ve Mesleğin Birleştiği Yer’ adlı bir kitabım yayımlanmıştı.
Semtleri yaşatan kurumlar ve insanlardır. Eskiden birçok kitapçı, Bâb-ı Âli (Ankara Caddesi) üzerindeydi. Cağaloğlu’nda bulunanlardan birkaçını sayarsam anımsayanlar çıkacaktır.
Remzi Kitabevi, Ahmet Halit Kitabevi, Hilmi Kitabevi, Semih Lütfü Kitabevi, Maarif Kitaphanesi, Altın Kitaplar Yayınevi, Milliyet Yayınları, Hürriyet Gazetesi, Milliyet Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Varlık Yayınları, Yeditepe Yayınları, Milli Eğitim Yayınları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, De Yayınevi, Papirüs Dergisi, Gerçek Yayınevi, Yeni Ufuklar ve Çan Yayınları, Yeni Gazete, Meydan Larousse Ansiklopedisi, Arkın Ansiklopedisi, Büyük Doğu, İstanbul Dergisi, İletişim Yayınları...
Şimdi hemen hiçbiri o semtte değil. Yayınevleri, dergi idarehaneleri buralarda olduğu için yazarlara da Ankara Caddesi’nde rastlardık.
Yazarlar yayınevlerine uğrarlardı, edebiyat muhabbetleri de yapılırdı.
O semtin gündüzü ayrı, gecesi ayrıydı. Gazeteler geç saatlerde basıldığından akşam hareketliliği de sürerdi.
Cağaloğlu’nda, Sirkeci’de içkili-içkisiz lokantalar akşam da açıktı.
Bâki Hoca’nın (Abdülbaki Gölpınarlı) Cağaloğlu’na geldiği zamanlar Sofra’ya gidilir, oradan da dondurmacıda konuşmalar devam ederdi.
Ben de yokuş aşağı inerken kitapları, kırtasiye ihtiyaçlarımı alır, Konyalı’ya gider, sonra da gazeteye dönerdim.
Sahaflar Çarşısı da o zaman en hareketli, en yoğun dönemini yaşardı, orası da dağıldı. Herkes oraya uğrar, Nuruosmaniye’den geçip Cağaloğlu’na varırdı.
Bazı mekânlar, kişiler bir semtin kaderini değiştiriyor.
Kalyon Oteli açılınca, Türkiye’nin başka kentinden ya da yurtdışından gelen yazarlar orada ağırlanırdı.
Çelik Gülersoy ‘Yeşil Ev’i açınca çoğumuz, özellikle Müzik Festivali döneminde oraya giderdik. Yeşil Ev’den sonra Sultanahmet’te oteller artmaya başladı.
Yayınevleri, gazeteler oradayken Kumkapı’ya da gidilir, Sirkeci Garı’nda da akşam sohbetleri yapılır, davetler verilirdi.
İlber Ortaylı’nın, mimariden yakınmasına elbet hak veriyorum ama insanları çekilince semtlerin de cilası dökülmeye başlıyor.
Kitabevlerinden, yayınevlerinden söz ederken, kırtasiyecileri yazmadım. Orası kırtasiyenin de başkentiydi. Benim için hâlâ öyle, neden derseniz, birçok yerde, AVM’lerde kalemler satılıyor ama onun ne yedeği ne de mürekkebi bulunuyor. Onun için ben kırtasiyeleri tercih ederim.
Arkeoloji Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi de kültür dünyası etkinlerine katılmalı. Gelen turistlere kültür tarihinden örnekler, kataloglar sunulmalı, ziyaretçilere çay-kahve hizmetleri de yapılmalı.
O semtte çok önemli bir mekân var. Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi. Kütüphanenin içinde benim de dahil olduğum birçok kişinin kitapları, eşyası var.
Gülhane Parkı’nın girişindeki bu yeri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Handan İnci’nin canlandıracağından kuşkum yok.
Geçmişte orada İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın da katıldığı, Gönül Paçacı’nın yönetiminde bir konser de dinlemiştim.
Ayrıca aşağıdaki salonda İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, kitabım hakkında benimle konuşmuştu.
Sirkeci ve Eminönü’ndeki turizmin yanı sıra, kültür evleri, etkinlikler salonu yapılması orada kültürü yeniden canlandıracaktır.
Tanıştığım, açtığı kütüphaneleri çok beğendiğim Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ın yarımadanın kültürel düzeyini yükselteceğine inanıyorum.
Bir yerin lâyık olduğu düzeye yükselmesi mimarisine gösterilen özenle başlar, içerikle sonuca varır.
HAK EDİLMİŞ BİR ÖDÜL
Bu yıl Adana Altın Koza’da Sevin Okyay’a ‘Orhan Kemal Emek Ödülü’ verildi.
İki ad gerçekten birbirine çok yakıştı.
Kültür hayatımızın önemli emekçilerinden, en üretken isimlerinden biridir çünkü Sevin.
Bakın bir gün ne demiş:
“Artık iki haneli olan bir çocuğum. Bundan sonra büyürüm diye korkuyorum.” Korkma Sevin, beni örnek al.
İyi Türkçe ve iyi İngilizce bilir, iyi bir ironisi vardır. Eleştiriyi önce kendine sonra başkasına yöneltir. Portrelerin yer aldığı kitap, insan tahlillerindeki başarısının göstergesidir.
Selâhattin Hilâv yüzünden ya da sayesinde gazeteci olmuş, Enis Batur yüzünden ya da sayesinde sinema yazarı olmuştur.
İki sevgili dostumun da seçiminde büyük isabet vardır.
20 yılı aşkın NTV Radyo’da ‘Cinayet Masası’, ‘Caz ve Ötesi’ programlarını hazırlıyor.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü jürisinde birlikte çalışıyoruz.
Ödülünü kutluyorum, nice ödüllere diyorum.
Paylaş