YUNUS EMRE sıkça okuduğum bir şair, bir zamane ermişi; klasikler tartışmasında bir ad ver derseniz hemen onun adını veririm. Onu okuduğumda, önümde eşsiz dünyaların kapıları açılır.
Ahmed Adnan Saygun da çok sevdiğim bir besteci.
Yunus Emre Oratoryosu'nu yeniden dinliyorum.
İki icranın birlikte bulunduğu iki CD'den oluşan önemli bir kayıt. Biri Leopold Stokowski'nin yönettiği 1958 tarihli CD, diğeri de Rengim Gökmen'in yönettiği CD.
İki ayrı şefin Saygun'u yorumlayışı, müzikseverlere farklı ses tatları sunuyor.
Stokowski'nin icrası Bilkent Üniversitesi A.Adnan Saygun Müzik Araştırma ve Eğitim Merkezi'nden alınmış.
Rengim Gökmen'in yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ile Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Korosu'nun başarısını kutluyorum.
Solistler, Esin Talınlı, Şebnem Algın, Ömer Yılmaz, Tuncay Kurtoğlu da, koroyu yöneten Sunay Rashid Muratov da bana unutulmaz bir icra dinlettiler.
Başka üniversitelerin de bu besteciler adına enstitüler kurmasını bekliyorum, Türk Beşleri'nin icralarının, notalarının, kişisel eşyasının korunması konusunda yapılması gereken bir hizmet.
Yunus Emre'nin sözlerinin Saygun'un müziğiyle daha etkileyici, bizi ruh dünyasına çeken gücünü yaşadım, dinlerken.
* * *
YUNUS EMRE'nin ilahilerini teksesli de dinledim, onu çoksesli müzik aracılığıyla yeni bir boyutta algıladığımı fark ettim.
Cumhuriyet çoksesliliği yönlendirdi, Saygun'un söyledikleri, cumhuriyet-sanat ilişkisinin dile getirilişidir:
‘‘1933 yılı idi Atatürk'ü, Büyük Nutuk'u söylerken Ankara'da radyodan dinledim. Güzel sanatlardan bahsediyordu. Bu benim yolumdu. Bana yol gösteriyordu. Hem dinliyor hem ağlıyordum. Türklük ve milli şuur zirveye çıkmıştı. Cumhuriyet olmasa Yunus Emre'yi, Kerem'i, Köroğlu'nu yazar mıydım?’’
Şefik Kahramankaptan'ın albümdeki yazısından bazı notlar, cumhuriyet siyasetçilerinin sanata duydukları saygıyı, coşkuyu, bugün unutulmuş bir duyguyu bize anımsatıyor.
Behçet Kemal Çağlar, Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'ndan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü haberdar ediyor, İnönü de, eşiyle ve dostlarıyla birlikte Saygun'un evine gidiyor ve eseri Saygun'un piyanosu eşliğinde bestecinin sesinden dinliyor.
Sonra da ilk provada gene İsmet İnönü hazırdır.
Bazı mukayeseler beni üzer.
İsmet İnönü'nün İdil Biret ve Suna Kan'la birlikte fotoğraf karesi yeniden gözümde canlandı.
Artık benim belleğimdeki İnönü fotoğrafları bunlar.
Ya şimdi, diye sormayın. Devlet ve hükümet bir sanatçının yaratış sürecinin heyecanını paylaşmıyor, onu yüreklendirmek için evine gitmiyor.
Sadece öldüğünde ailesine başsağlığı diliyor. O da telgrafla.
* * *
YUNUS EMRE ORATORYOSU'nu dinleyin, bir büyük şair ve bir büyük besteci. Dinlemeniz için yeterli bir gerekçe değil mi?