PROF. Dr. Köksal Bayraktar ile Prof. Dr. Niyazi Öktem, CNN Televizyonu’ndaki ‘Karalama Defteri’ programında konuğumdu.
Söz döndü dolaştı, gazete hukuk ilişkisine geldi. Birçok okur, gazetede çıkan bir haberi okuduktan sonra hemen kişisel duyguları ve yargılarına dayanarak, bu yargısız infaz diye kestirip atarlar.
Kimi zaman okur, kimi zaman gazeteci haklıdır. Ama nedense hep gazeteci suçlanır, gazetecinin özeleştirisi kadar okurun da bir özeleştiri yapması gerekmez mi?
Köksal Bayraktar, gazetenin, gazetecinin günlük yayın hızında, alışılmış deyimiyle saatle, zamanla yarışında hukukun ayrıntısına dikkat edecek zamanı bulamadığını, bu durumda hukukun inceliklerinden, bazı yasaların varlığından haberdar olmayan haberlerin çıkmasının olağan karşılanması gerektiğini belirtti.
İki hukukçu da, hukukun dar sınırlarını kırmış, hukuku hayatın içine getirmiş öğretim üyeleri.
Gerek Köksal Bayraktar gerek Niyazi Öktem (özellikle Öktem) basının çalışma hızını, koşullarını bilen hukukçulardır.
Hatalar, hukuki konuda bilgisizliklerin ille de kötü niyetle, bir tarafın çıkarını koruma amacıyla yapıldığını sanmak, hatta ısrar etmek, medya için de yargısız infaz değil de nedir?
Bir gazeteci hukukçu değildir, elbet büyük gazetelerin hukuk servisleri vardır, onlara sorulur. Ama Bayraktar’ın verdiği örnek, bütün gazetecilerin yaşadıklarından olağan bir kesittir.
Bir cinayet işlenmiş, gazeteye yetiştirilecek, fotoğraf aranıyor, bu arada da kanunun kaçıncı maddesinin ihlal edilip edilmediği unutuluyor.
* * *
GAZETE yöneticilerinin, yazı işleri müdürlerinin de, büyük ölçüde hukuka, kişisel haklara saygılı olduğunu, bunun için çaba gösterdiğini belirtmezsek bu kez de gazeteci arkadaşlara haksızlık yapmış olurum.
Şimdi artık açık isim verilmiyor, gözler kapatılıyor, mahkeme sonuçlanmadan, suçlu kelimesi kullanılmıyor.
Yargılama sürecindeki dosyalar konusundaki haberde, iddia edildi, deniliyor.
Buna rağmen, yargısız infazın en insafsızı gazetecilere yapılıyor.
Birçok kişi ve kurum, bırakın suçlamayı, küçük bir eleştiriye karşı bile baş kaldırıyor.
Eleştiriye en dayanıklı kurum medya, en dayanıklı kişiler de medya mensupları. Çünkü genelde, medyada ‘kurt kanunu’ geçerlidir, birini eleştirmeye başladınız mı arkası gelir, böylece yaralanan kurdu gene kurtlar yer.
Ayrıca bir gerçeğe değinmekte yarar var: ‘Hukukun Üstünlüğü’ sözünü çok kullanırız, dilimizden düşmez de, acaba kaçımız hukukla ilgili herhangi bir el kitabı okumuşuzdur, kaçımız hukuk kavramından ne anladığımızı zihnimizde tartıştık?..
* * *
DBR’nin yayınladığı ‘Güncel Hukuk’ dergisini okurken hep bunu düşündüm.