İş günü olduğundan kahvede gençler, emekliler ve turistler var.
Saray bugün ziyarete kapalı. Çiçeklerin arasından geçerken köseleyle taşın teması kulağıma ulaşıyor.
Güzel bir İstanbul sonbaharı.
Hoca Ali Rıza Sergisi’ni gezmeye geldim.
Türkiye Milli Saraylar Başkanlığı ile Yapı Kredi’nin birlikte düzenlediği, onların elindeki eserlerle özel koleksiyonlardan seçilmiş parçalardan oluşan iki yüzü aşkın Hoca Ali Rıza.
Bugün beni Türk resim tarihindeki yerinden, öneminden çok, yaptığı İstanbul tabloları, desenleri ilgilendiriyor.
Bilirsiniz hep yinelerim.
Bir şehri, bir yeri, oranın insanlarını, manzarasını ressamın fırçasından, yazarın kaleminden görmeyi, okumayı severim.
İstanbul nasıl bir şehir? Güzellikleri, gizli estetiği, bir semti, bir sokağı, bir konağı, bir çeşmesi...
Hoca Ali Rıza’nın çalışmalarında ben bunun hayalini kurdum. Geriye kalanlarla yetindim, kaybolanları onun eserlerinde yaşadım.
* * *
SERGİYİ gezdikten sonra, Ömer Faruk Şerifoğlu’nun hazırladığı, içinde incelemelerin, eserlerin bulunduğu albümü inceledim.
Giriş’te Uğur Derman, onun İstanbul ressamı oluşunun altını çiziyor:
‘Şu yazıyı okurken, nerede ve hangi mevsimde olursanız olun; ister misiniz beraberce bahara, yaza ve o aylarda eski Boğaziçi’nin serin sularına, gölgelik yamaçlarını süsleyen fıstık çamlarının altına gidelim, sonra mesela Üsküdar’ın tarihi çeşmesinden sular içelim...’
Onun peyzajlarına bakarken, İstanbul’u değişik perspektiflerden, günün değişik saatlerinde resmettiğini fark edersiniz.
Hoca Ali Rıza da, resimde neyi tercih ettiğini açıklıyor:
‘Resim san’atının icab ettirdiği diğer tarzlardan da nasib almakla beraber, mesleğim peyzaj ressamlığıdır.’
Büyük bir romancı Abdülhak Şinasi Hisar, ‘Resimler Karşısında Tahassüsler’ yazısında o ressamın bir şehre aidiyetini vurguluyor:
‘Ali Rıza Bey itikadımca büyük bir İstanbul ressamıdır.
Bu yaptıkları hep munis İstanbul manzaraları: hislerine kalbimizin şahadet ettiği yerler.’
P Dergisi’ndeki (Sayı: 19 Boğaziçi Özel sayısı) Boğaziçi’nde Bir Buluşma Hoca Ali Rıza-Yahya Kemal yazımda resimle edebiyat arasındaki gelgitlere değinmiştim.
Sanatçıların alçakgönüllü tavrını çok severim. Onun desenli bir bayram tebrikindeki yazı gerçek değerlerin sahte değerlerle alayı gibi geldi:
‘Iydiniz sáid olsun (Bayramınız kutlu olsun)
Göya resim muallimi bunaklardan Ali Rızá.’
Suluboya ve yağlıboya peyzajlarının en güzellerini bu sergide bulabilirsiniz.
Sergide daha çok resim olabilirdi, sergi mekánına sığmasa bile katalogda o resimler yer alabilirdi.
Kemal Erhan Koleksiyonu’unda 800’e yakın eser depoda bekliyor, anlaşmazlık yüzünden onlar sergilenemiyormuş.
* * *
HOCA ALİ RIZA sergisi, İstanbul’u bir kez daha sevdirdi bana.