Paylaş
Cemal Ünlü ile Aziz Şenol Filiz’in hazırladığı külliyat 10 CD ve bir de longplay (uzunçalar) olarak Tanburi Cemil’in ölümünün 100’üncü yılında Kalan Müzik etiketiyle yayımlandı. Albüm ve kitap için Filiz ve Ünlü ile konuştum.
-Albümün hazırlanışının hikâyesini anlatır mısınız ?
Şenol Filiz: Hasan Saltık’a biz önerdik. Yaklaşık 10 yıl kadar önce böyle bir albüm çıkarmak için bir plan yaptım. Ama o plan, ekonomik koşulların getirdiği zorluklar sebebiyle kendi içinde tehir oldu. O süreçten sonra yine de kapı çalalım ama olabilecek noktalara gidelim derken, tesadüf bir şey gelişti. Çok sevdiğimiz bir tekstil firmasının sahibi, Serdar Saydam, bu albümün sponsoru oldu. Şöyle anlatayım olayı; Serdar Saydam’ın bir arsası vardı, onun satılması için uğraştık ama bir şartla dedim. “Sattığında bu paranın bir bölümü Tanburi Cemil Bey için harcanacak.” Bu konuşmadan kısa süre sonra beni aradı, “Arsa satıldı” dedi. “Cemil Bey için ne yapacaksan yap.” O yüzden “Biz değil de, Cemil Bey’in kendisi bu albümü yaptırdı” diye konuşuyoruz aramızda.
-Sonra?
- Cemal olmasa bu işin bu hale gelmesi imkânsızdı. Ağır işi Cemal yürüttü. Biz bununla bağlantılı olarak en önemli süreci bir de kayıt esnasında yaşadık. Kayıt esnasında çok değerli tonmayster ve ses teknisyeni İhsan Apça, yalnızca bu proje için yeni bir elektrikli gramofon ortaya çıkardı. Sırf kayıtlardaki kaybı önlemek için, birkaç aracı modifiye ederek yeni bir alet oluşturdu. Önce Gökçeada’dan başlamak üzere yanımızda seyyar stüdyo gibi gezdirdik. Melih Özaltıner’in evindeki taş plakları kaydettik. İğne farklılıklarının ortaya çıkardığı ses dolayısıyla üç ayrı iğne kullandık. Hangi iğneden daha doğru sonuç aldıysak onu seçtik.
-Anladığım kadarıyla plakları toplamak da kayıt yapmak da çok uzun ve zorlu bir çalışmanın ürünü.
Cemal Ünlü: Koleksiyoner Işık Bey, plakları yanımıza verdi. Çok eksiğimiz vardı. Kaliteli, çeşitli plaklar bulmalıydık. Sonra Niyazi Sayın Hocamızdan ciddi destek bulduk. Cemil Bey’le ilgili insanların yüz yıl süren bir hayranlığı ve sevgisi var. Ama insanlar Cemil Bey’i anlamaya değil, sevmeye yönelik bir tutum içinde davranmışlar. Elden ele kopyalar, son derece dinlemeye müsait olmayan, kötü bir teyple kaydedilmiş. Acayip, tuhaf kayıtlar haline gelmiş çoğu elden ele ve yapmaya çalıştığımız şey, doğru akort, doğru iğneyle Cemil Bey’e ve plak kaydına en uygun sesi temin etmekti. Bunu başardığımızı gördük. Dinleyenler şaşırıp, aslı neymiş, nasıl güzel ses geliyor diye hayranlıklarını dile getiriyorlar.
-Arşiv çalışması 10 CD ve 1 longplay’den oluşuyor...
Hasan Saltık: Aynen öyle... Longplay ile 10’uncu CD, birer seçme albümü.
Şenol Filiz: Plak olması bizim için önemliydi. 1905’ten 1947’e kadarki süreç iki şeyi anlamamızı sağlıyor. Birincisi Tanburi Cemil Bey’in kendi kondisyonunun gelişimi, ikincisiyse plak endüstrisindeki gelişmeyi...
Hasan Saltık: Başlangıçta longplay’e dönüş bir fantezi. Avrupa’daki müzik marketlerin çoğu kapandı. Metrekareleri azaldı, ama plak reyonları arttı. Çünkü giderek anlaşılıyor ki, LP’deki ses kalitesine daha CD’de ulaşılamadı. Gerçek ses orada. Kitap bölümündeki izahatlar da gerçekten severek, anlayarak dinlemeyi sağlayacak.
-Neden?
- Çünkü Cemil Bey’in bir gelişimi var. Bu arşiv bunu da ortaya koyuyor. Bunu hazırlarken, herkesten çok destek aldık. Dünyada benzeri çalışmaları kolaylaştırıcı özel yasalar çıkarılırken biz iki yıl tescillenmesini bekledik. Biz bu projeyi düşündüğümüzde plakların yüzüncü yılıydı ama bürokratik sebepler dolayısıyla yayımlamamız Tanburi Cemil Bey’in 100’üncü yılına, Kalan Müzik’in de 25’inci yılına denk geldi. Bunu yaparken fark ettik, hiçbir kültürde Cemil Bey gibi bir sanatçı yok.
Paylaş