Paylaş
Bazı konu ve kurumlar, spekülasyona müsaittir, bunların arasında Harem ve Cariyelik başta gelir. İkisi hakkında da o kadar çok konuşuldu, o kadar çok yazıldı; her ikisi de filmlere, dizilere o kadar çok konu oldu ki gerçeği seçmek, ayıklama yapmak, uzmanı dışında kimsenin harcı değildir.
Bu gerekçeler ışığında T. Cengiz Göncü’nün Harem ve Cariyelik - 19.Yüzyıl kitabı gerçekleri öğrenmemizi sağlıyor. Kitabın başında T.B.M.M. Başkanı Cemil Çiçek ile Millî Saraylar Daire Başkanı Yasin Yıldız’ın yazıları yer alıyor. T.Cengiz Göncü, Önsöz’de kitabın ve konunun önemine değiniyor, yanlış anlamlandırmaların, algılamaların düzeltilmesini de amaçladığını belirtiyor:
“Osmanlı sarayını çeşitli yönleriyle incelemek, siyasi ve idari tarihimiz kadar kültür ve medeniyet geçmişimiz bakımından da önem arz eder. Osmanlı sarayının idari ve mimari yapısına ilişkin çalışmalar, genellikle 15-18. yüzyıllarda yoğunlaşırken, 19. yüzyıl saraylarına ilişkin arşiv belgelerinin yeni yeni araştırmaya açılıyor olmasından dolayı bu dönem önceki yüzyıllara göre daha az bilinmektedir. (...)
Bu çalışma vesilesiyle haremle ve genel olarak hanedan yaşamıyla ilgili yapılan bazı yayınlardaki popülist tavrı da eleştirmeden geçemeyeceğim. Aslında, devletin zirvesindeki kişilerin özel yaşamlarının merak uyandırması genelgeçer bir olgu olmasına rağmen, sözkonusu özel hayat, bu kişilerin bütün yaşamlarından sadece bir kesittir. Bütünü görmeden detayı anlamak nasıl zor bir uğraşsa, Osmanlı hükümdarının da siyasî, kültürel ve toplumsal yaşamdaki rolleri dikkati alınmadan, sadece özel yaşamlarını anlatabilmek ya da algılayabilmek imkansızdır; ayrıca bu tavır sadece, Doğu’yu ve Osmanlı toplumunu zevk, eğlence, durağanlık ve tembellikle niteleyen sorunlu oryantalist bakış açısını yansıtır.”
ORYANTALİZM ELEŞTİRİSİ
Kitabın bölüm başlıkları, okurun ilgi alanının saptama açısından önemli: Harem-i Hümayun: Genel Çerçeve / Genel Olarak Kölelik ve 19. Yüzyılda Osmanlı Toplumunda Kölelik ve Cariyelik / Harem-i Hümayun’da Cariye Olmak / Acemilikten Ustalığa: Cariyelik Hiyerarşisi / Kölelikten Efendiliğe; Vâlide Sultan, Kadınefendi ve İkbal Olmak / Harem’de Mekân: Dolmabahçe Sarayı’nda Harem-i Hümayun.
Göncü’nün kitabında Tasvirler ve Harem: Harem-i Hümâyûn’a Oryantalist Bakış’a Dair Bir Değerlendirme başlıklı yazısı, bu konudaki tartışmalar için başvurulacak yargı toplamı taşıyor. Oryantalizmle ilgili birçok yapıtın ve bunları destekleyen yazıların eleştirisi de bu kitapta yapılmış.
“Osmanlı kadın ve harem yaşamı, Batılıların en çok ilgisini çeken konular arasında yer almış, Doğulu yaşam tarzının da simgesini oluşturmuştur. Bu mekâna dışarıdan girişin olmaması, eldeki kaynakların sınırlı olması, haremi ilgi çekici konu haline getirirken, yabancı seyyahların, elçilerin ve burada çalışmış esirlerin kaleme aldıkları hayali tasvirler, Batı dünyasında ‘gerçek’ yerine konmuş ve öyle algılanmıştır.”
Dönem dönem, her sultanın haremi yönetme tarzı farklıdır. Hiç kuşkusuz bunların içinde II. Abdülhamid’in tahta çıktıktan sonra, haremle ve saray mensuplarıyla ilgili yazıları, bu konudaki sıkı disiplini sergiler. Aynı zamanda para kısıtlamasına da gidilmiştir.
Bazı kitaplar vardır ki, çok az kaynakla, yazar kendi düşüncelerini, belgeye dayanmayan yargılarını bize iletir. Göncü, tüm bunların üstünde, bütün belgeleri, kaynakları inceleyerek eleştirel bir tutumu benimsemiş. Eksiksiz ve kuşatıcı bir kitaba imza atmış. Okunması gereken bölümlerden biri de, Harem-i Hümâyûn’da Cariye Olmak başlığını taşıyor.
“Harem kavramı söz konusu olduğunda, zihinlerde çağrışım yapan en önemli kavramlardan biri ‘cariyelik’ olmuştur. Cariye kelimesi, Osmanlı toplumunda, ‘her türlü kadın köle’ için kullanılmıştır. Cariye; sarayların hizmet sınıfını tanımlayan genel bir ifadedir ve sadece padişah dairesine özgü bir hizmet sınıfı değil aynı zamanda valide sultan, kadınefendiler ve sultanlar (padişah kızları) ile küçük yaştaki şehzadelerin de maiyetinde görev yapan hizmetliler için kullanılmıştır. Hatta dünyaya gelen bir sultan ya da şehzadeye tayinat tahsis edildiği gibi maiyetine de cariye verilmiş, bunlara da ‘daye kalfa’ ve ‘dadı kalfa’ olarak isim verilmiştir.”
Hiyerarşi konusundaki merakınızı; Kölelikten Efendiliğe: Vâlide Sultan, Kadınefendi ve İkbal Olmak sayfaları giderecektir.
Haremden çıkanların ne olacağınıysa aşağıdaki mektup özetliyor:
“Mâzideki hayatımı düşünüyorum, istikbâlden ürküyorum, korkuyorum. Şimdiye kadar mihnetle yaşamış seksen yaşındaki bir kadının istikbâli ne olabilir. Bu günden yarına kadar bile belki ümid-i hayatı sönmekte. Artık benim için istikbal haldir. Hal ise sefalet, zarûret. Şimdiye kadar her ne ise yiyecek ekmek yatacak bir yer var idi. Bundan sonra o da yok.”
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Cüneyt Ülsever Azrail Aynası Doğan Kitap
George T. Dennis Strategikon Kırmızı Kedi Yayınları
Sevgili Halit-Halit Refiğ’e Mektuplar Everest Yay.
Yorgo Seferis Bir Şairin Günlüğü Can Yayınları
Rana Dasgupta Solo Metis Kitap
Paylaş