EROL ÇANKAYA’nın İktidar Bu Kapağın Altındadır - Gösteri Demokrasisinde Siyasal Reklamcılık kitabını okurken, Turgut Özal’ın seçim kampanyasındaki kalemleriyle ilgili bölüm dikkatimi çekti.
Ve hemen hangi ele hangi kalem gider sorusu aklıma geldi.
Manajans, Turgut Özal’a bir seçim kampanyası hazırlıyor. Ajansın koordinatörü Selim Egeli.
Turgut Özal, televizyon ekranında nasıl görünecek?
Mutlaka elinde bir kalem olmalıydı. Neden mi?
Kitaptan o bölümü okuyalım:
"...Özal’ın ekrandan halka uzattığı, sözlerinin altını çizdiği, nokta koyduğu kalem, bu işlevleri kadar, prestij niteliğiyle de önemlidir. Özal’ın elindeki Cross, herhangi bir kalem değildir; o dönem Türkiye’sinde ’executive’ kesimin, yönetici elitin statü simgelerinin başlıcaları arasında yer almaktadır."
Hatırladım. Altın tükenmez Cross vardı elinde.
Gerçekten de o dönemde ismin ilk harfleri yazılı gömleklerin cebinde, bir de altın Cross tükenmez bulunurdu. Bazı kişilerde tükenmez ile kurşunkalem yan yana daha da bir göz alıcılık kazanırdı.
* * *
ŞİMDİ televizyonlara bakıyorum da, yaz at tarzı kalemler herkesin elinde. Marka bir kaleme, hele hele dolmakaleme rastlanmıyor.
Ben televizyon programlarımda, kalabalık karşısındaki konuşmalarımda elimde mutlaka bir kalem bulundururum, bir de bloknot. Konuşabilmem, düşünebilmem için şarttır.
İnce, kemikli ellere büyük dolmakalem yakışmıyor. İnce yapılı bir kalem. Şişman, iri parmaklı olanlar büyük ve dolgun kalemi ellerine alabilirler.
Ben yeni aldığım bir kalemle görünmek isterim, sanki seyirciyle, dinleyiciyle onu tanıştırıyorum gibi.
Ne var ki çok özel kalemleri teşhir edemiyorum; çünkü onun tanınacağından emin değilim -ne kadar alçakgönüllüyüm görüyorsunuz-, asıl neden onu kaybetmek, koleksiyonumun eksilmesi.
Bakın klasik altın kalemlerin, siyah kalemlerin yerini şimdi renkli kalemler aldı.
Bahar renklerini andıran, kehribar sarısı, ateş kırmızısı, yeşim taşı renginde kalemler, hayatımıza renk getirdi.
* * *
İKİ merakım vardır gidermeden rahat edemediğim. Biri; kitap okuyan kişinin okuduğu kitabı mutlaka öğrenmeliyim, yoksa çevresinde Mecnun gibi dolaşırım.
Diğeri de birinin elinde bir kalem gördüğümde, en ucuzundan en pahalısına, izleyip, sonunda ne olduğunu mutlaka öğrenirim.