Gönderilen: Turan Erol

Mektuplar beni korkutur. Bazı sanatçıların genç yaşlarında, mesleklerinin başında, bazılarının olgunluk dönemlerinde birbirlerini nasıl aradıkları, aranmadıklarında nasıl alındıkları, birbirlerinin işleriyle, eserleriyle nasıl ilgilendikleri bu mektuplarda görülüyor. ‘Gözlerinden Öperim’ başlıklı ‘Turan Erol’a Mektuplar’ı okurken de aynı duygular içindeydim

Haberin Devamı

Mektuplar, edebiyat türlerinin gizlerini taşır.
Yıllar sonra onları okurken, bugün farklı biçimde değerlendiririz. Oysa yazıldıklarında ortam nasıldı, dostluklar, ilişkiler hangi özellikleri taşıyordu, bunları düşünmeliyiz.
Düşünsek bir faydası olur mu? Yorum değişikliği sağlayabilir miyiz? Sorulara olumlu yanıt vermek zor. Yazdığınız tarihteki dostluklar bitmiş olabilir, o gün kırgınlık duyduğunuz bir dostunuzla yeniden sıkı dost olabilirsiniz. O yüzden mektuplar beni korkutur.
‘Gözlerinden Öperim’ başlıklı ‘Turan Erol’a Mektuplar’ı okurken hep bunları düşündüm.
Odamda karşı duvarda bir Bodrum resmi olan Turan Erol’a gönderilmiş bu mektuplar.
Kimler göndermiş?
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ivi Stangali, şahap Sıtkı, Nurullah Berk, Bilge Karasu, Fikret Otyam, Abidin Elderoğlu, Orhan Peker, Avni Arbaş, Hasan Kaptan, Hamit Görele, Metin Eloğlu, Avni Mehmedoğlu, Cemal Bingöl, Kuzgun Acar, Mustafa Esirkuş, Nedim Günsür, ılhan Berk, Adalet Cimcoz, Neşet Günal, Özdemir Altan, Bülent Ecevit, Arif Kaptan.
Sanat dünyasının, resim sanatının ustalarının Turan Erol’a gönderdikleri mektuplar bunlar. Peki bu mektuplara dair, ‘Nasıl mektuplar’ sorusu sorulabilir mi? Demek istediğim, sanat dünyasından, edebiyat dünyasından ve ressamların ilişkilerinden ipuçları taşıyor mu? Cevabım tereddütsüz, ‘Hem de nasıl’ olacaktır.

Haberin Devamı

İÇTENLİK DİKKAT ÇEKİYOR

Mektup gönderenler arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Metin Eloğlu gibi ressam edebiyatçılar ve Bilge Karasu gibi usta bir edebiyatçı da var.
Bazı sanatçıların genç yaşlarında, mesleklerinin başında, bazılarının olgunluk dönemlerinde birbirlerini nasıl aradıkları, aranmadıklarında nasıl alındıkları, birbirlerinin işleriyle, eserleriyle nasıl ilgilendikleri bu mektuplarda görülüyor.
Hepsi bazen kızsalar da, alınsalar da bir dostluğu aralıksız sürdürüyorlar.
Birbirlerinden haber alamadıklarında çok üzülüyorlar, mektupları ihmal ettiklerinde sitemlerin bini bir para.
Mektuplar kişisel, bireysel bir içerik taşısa da günün sergi ve satış koşullarını yansıtması yönünden ilgi çekici bilgiler taşıyor.
Hiç kuşkusuz, birbirleriyle bağlantıların içtenliği ilk okuduğunuzda dikkati çekiyor.
Mektup yazanların yaşadıkları Türkiye coğrafyası Anadolu’nun birçok kentini kapısıyor. Yurtdışı gezileri, orada gördüklerini birbirlerine iletmelerinden de ressamların resim ve sanat konusunda düşündüklerini öğrenmek mümkün.
Mektupları yazanların bir bölümünü tanıyorum.
Kişiliklerinin, bire bir konuştuklarımın, eserlerini okuduklarımın tüm varlıklarının mektuplarına sindiğini görünce, sanki bana gönderilmiş duygusuna kapılıyorum.
Bilge Karasu’nun mektuplarını okurken, iyi bir yazarın çalışma güncesinin coşkusunu, kırgınlıklarını yaşadım. O, bu mektuplarda bir kentin kültürel yaşamını, kendi bireysel yaşamının objektifinden ustaca yansıtıyor... Bilge Karasu’nun yazdıklarını okuyunca onun bütün ruh halini göreceksiniz...

Haberin Devamı

ÇOCUKLUK ETME TURAN

“Turancığım
Aramıza girmiş olan iki ay içerisinde, başıma gelen üzüntümü bütün dostluğunla paylaşmaya çalıştığım dertler sende bir parça başka şeyleri düşünebilecek hal bıraktıysa mektup yazmayışımın -daha doğrusu birden fazla yazmayışımın- nedenini anlamışsındır.
Hiç olmazsa benim kadar alıngan olduğundan sana yazılacak bu mektuptan bir ‘sıkıştırma’ manası çıkarabilirdim. Alıngan değilim diye cevap vereceğim sanıyorum; değil mi Turan?
Sana olan güvenimizden bahsediyorsun. Tamamen sarsıldığına inanıyorum. Değil tamamen, sadece sarsılması için sebep mi olabilirdi. Çocukluk etme. Evine, ocağına gecenin iki buçuğunda gelebildiğin bir insanın dostluğu güven duygusunun ötesinde değil midir?
Acıların, dertlerin sonunun gelmiş olmasını dilemekten başka bir şey yapamayız.
Yeni çevrenden şimdilik memnunsun ya, hep memnun olasın. ışlerin rast gitsin. Hayatın hakkında yeni yeni haberler bekliyorum.
şu an ıstanbul Radyosu Güney Amerika havaları çalıyor. Dalıp dalıp gidiyorum, sonra dönüyorum gene. Bilirsin nasıl bir özlem bir yitirme duygusu salıyor bunlar içime en tatlı -olduğunu sandığım- anları bunlara bağlayabiliyorum nedense.”

Haberin Devamı

İSTANBUL BİLDİĞİN GİBİ

Maya Galerisi’nin sahibi Adalet Cimcoz 1954 yılında resim dünyasının durumunu anlatıyor.
Kardeşim Turan
Orhan çok güzel bir sergi açtı tiyatro derneğinde, görmeni isterdim. Bizim Maya karınca kararınca gidip duruyor. Bu ara biraz yabancılar da ilgilenmeye başladı. Fakat satıştan yana pek harabız. şimdi Kuzgun’un seramik sergisi var. Önümüzdeki ayın başında Nuri ıyem açıyor. Çocuklar hep satış endişesiyle açıyorlar, satılmayınca da hepimize dert oluyor tabii.
ıstanbul bildiğin gibi, dedikodusu ve hasedi çok. Herkes birbirinin gözünü çıkaracak neredeyse. Sen resim sattın ben satmadım, diye. Diyarbakır kim bilir nasıldır. Memnun musun Turan oradan? Ama senin güzel bir işin var, güzel şeyler öğretiyorsundur çocuklara. Mulajları istemenden de belli zaten.”
Tanıdığınız insanların, tanıdığınız iyi bir ressama, Turan Erol’a gönderdikleri dostça sevgi dolu, hüzün dolu ama ilk selamından son noktasına kadar samimi mektuplar, hoşunuza gidecek.
(Turan Erol, Gözlerinden Öperim -Turan Erol’a Mektuplar-, Sel Yayıncılık)

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Murat Kınıkoğlu / Ölmeden Önce / Oğlak Yayınları
John Fowles / Daniel Martin / Ayrıntı Yayınları
Emre Kongar / ABD’nin Siyasal ıslâm’la Dansı / Remzi Kitabevi
Aydın Büke / Romantizmin Çığlığı Clara / Can Yayınları
Savinien Cyrano de Bergerac / Öteki Dünya / YKY

Yazarın Tüm Yazıları